BÖLÜM 24: Denize Düşen Yılana Sarılır!

9.7K 416 11
                                    

*Geç gelen bir bölümle daha karşınızdayım .s.s  Çok tatlı bir bölüm oldu bence. Tatlı tatlı okumalar ❤🎈❤*

*Multimedia: Elina Born & Stig Rästa - Goodbye To Yesterday. ❤*

*Multimedia vol2: Dolunay'ın kıyafeti...*

*Sara Sampaio: Rüya Atakol❤*


*

"Umarım bu defa beni pişman etmezsin."

*


-Poyraz-

Herkesten, bardan hatta ve hatta dünyadan soyutlanmıştım. Bir anda kulağıma dolan alkış sesleriyle gözümü açtım. Gözümü açtığımı fark eden Dolunay da güzünü açtı. Alnımı onun alnına yaslayıp gözlerinin içine bakmaya başladım. Mavinin en güzel tonu. Mavinin en sevdiğim tonu...

Öpmeden önce söylediği son söz aklıma geldi. "Umarım bu defa beni pişman etmezsin." Bunca şeyden sonra onu tekrar kaybetmeyi göze alabilir miydim?! Kesinlikle hayır.

"Asla. Ailem, her şeyim üzerine yemin ederim asla pişman olmayacaksın." Dediğimde gözlerine kadar ulaşan bir gülümsemeyle "Eeee? Biz... Biz yani neyiz şimdi?" diye utangaçça sorduğunda hiç düşünmeden "Sevgili?" diye sordum. Bu halime gülüp onaylar anlamda kafasını salladı. "Sevgili."

Birkaç adım geri çıkıp giydiği- pardon giymediği kıyafete bakıp yüzümü buruşturdum. "Aaaa... Dolunay? Elbisenin devamını arabada mı unuttun?!" diye sakince sorduğumda elbisesine bakıp "Yoo! Bu kadar bu elbise. Beğenmedin mi?" Diye dudaklarını büzüştürüp sorduğunda ben o sırada üstümdeki ceketi çıkarıyordum. Elbiseyi omuzlarına koyduğumda kulağına yaklaşıp "Hayır. Çok aşırı beğendim. Ama sorun şu ki bunu benimle yalnızken giyersen double aşırı beğenirim ve şu anda seni yiyecek gibi bakan yavşakları da dövmek zorunda kalmam. Sevgilim..."

Söylediklerimi tepkisiz dinleyip ben cümlemi bitirdiğimde çenemden tutup yüzlerimizi yakınlaştırdı. Gözlerini büyütüp "Ama sen yanımdasın şu anda onlar bişey yapamaz ki..." diye söylediğinde bakışlarımı dudaklarından zorla gözlerine çıkardım. Kafamı onaylar anlamda salladığımda o da öpmek için yakınlaşıyordu. Tam dudağından öpecekken kafasını yana çevirip yanağını öpmemi sağladı. Bu durumdan pek hoşnut olmasam da yüzündeki ifade surat asmamı engelledi. Bu durum hiç adil değil dostum!!

Etrafa baktığımda bizimkilerin VİP köşesinde ki localardan birine yerleştiklerini gördüm. Dolunay'a bakıp "Gel bizimkiler şurda!" diye söylediğimde gülümseyerek bizimkilerin olduğu masaya el salladı.

"Ben bi eşyalarımı ve Rüya'yı alıp geliyorum." Tamam manasında kafamı salladıktan sonra bizimkilerin olduğu yere doğru gitmeye başladım. Masaya oturduğumda Berk'i görmediğimden Begüm'e abisinin nerde olduğunu sordum. Ondan da olumsuz yanıt aldığımda tam ayağa kalkacakken telefonum çalmasıyla kalktığım yere geri oturdum. Ekranda Dolunay'ın ismini görmemle hemen açtım.

"Poyraz.. hahahhaha. Bizim masanın oraya gelsene çabuk hahahah!!" der demez telefonu kapattı. O gülüyor muydu, ağlıyor muydu? Hızla kalktığımda Mert ve Mete'ye gelmeleri için işaret ettim.

Dolunayların masaya geldiğimizde Berk'in de orda olduğunu gördüm. Bir kızla kavga ediyordu. Evet, bir kızla!!

Dolunay'ı gördüğümde Berk'İn kavga ettiği kızı tutmaya çalışıyordu. Herhalde o kız da Dolunay'ın arkadaşı Rüya'dır diye düşünerek Berk'i tutmak için yanlarına doğru gittik.

"Siz nasıl benim arkadaşımı üzersiniz gergedan kafalı buzağı!!" diye Berk'e bağıran Rüya'ya baktım. Gergedan kafalı buzağı?!

"Lan kızım! Bişey bilmeden konuşma! Kız mız dinlemicem alcam ayağımın altına şimdi!!" diye bağıran Berk'i Mert'e verip Mete'ye de Rüya'yı tutması için işaret verdim. Dolunay'ın yanına gittiğimde gülmekten artık karnını tutuyordu. En sonunda gücünü toplayıp "Rüya!" diye bağırdığında sesi müzikten zar zor duyulsa da ikisi de durdu. Berk Dolunay'a bakıp "Dolunay şu arkadaşını al Allah aşkına ya. Psikopat!!" diye söylendiğinde Rüya cırtlak sesiyle "Sen kime psikopat diyosun be hayvan!!?" diye bağırdığında kulaklarımı kapamak zorunda kaldım.

"Berk'cim sen Rüya için kusura bakma. Fazla koruruz biz birbirimizi de. Demi Rüya!?" Diye Rüya'yı dürttüğünde. "Ne bakma öyle Poyraz eniştemden özür dilerim ama bu hayvandan hayatta özür dilemem." Bana bakıp "Poyraz enişte arkadaşını gelirken Sasalı'dan *İzmir Hayvanat Bahçesi* mı aldınız?" diye safça sorduğunda gülerek başımı hayır anlamında salladım. "Kızım sen kime hayvan diyorsun?!" diye burnundan soluyan Berk'e Rüya bilmiş bir bakış atıp "Niye öyle düşündün ki? Ben belki oradaki nesli tükenmekte olan tatlı, yardıma muhtaç pandaları ziyarete gitmişsindir de seni geçerken almışlardır diye söyledim?" diye konuştuğunda Berk söyleyecek bişey bulamadığından arkasını dönüp hızlıca bizim masaya doğru yürümeye başladı.

Mete arkada "Oha lan bu kız Dolunay Yenğemiğin aynısı!" diye saf saf etrafa bakınıyordu. Dolunay Rüya'yı belinden ittirerek bizim masaya getirdiğinde Rüya ve Berk birbirlerinden en uzak köşelere oturmuşlardı. Berk birasından yudum alıp sikici bakışlarla Rüya'ya baktığımda Rüya'nın ondan aşağı kalır yanı yoktu.

"Hayrola sen hayvanlara bakmayı fazla seviyorsun herhalde?" diye alayla karışık bir ifadeyle güldüğünde Rüya masaya eğilip meyve tabaklarının yanında olan bıçağın ucuna muz alıp Berk'e uzattı. Berk anlamaz gözlerle bir bıçağa bir de Rüya bakarken Rüya yüzüne sinsi bir gülüş yerleştirip konuşmaya başladı.

"Hayvanlara sadece bakmayı sevmem. Senin gibi gorilleri beslemeyi de severim. Sevap sonuçta..." diye tatlı bir şekilde konuştuğunda masadaki herkes gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyordu. Berk yediği laftan dolayı kızarırken biz de gülememekten dolayı kızarıyorduk. Berk hepimize ters bi bakış atıp "Gülün amına koyıyım be siz de gülün!" demesine kalmadan herkes hönkürmeye başladı. Berk de sonra kendini tutamayıp gülmeye başladığında masadaki 17 kişinin hepsi gülüyordu...

-Berk-

Masada herkes dans etmeye gittiğinde bu gıcık kızla birlikte aynı masada kalmıştık. Dolunay'ın arkadaşı olmasa şu anda olacağı durumu gerçekten merak ediyordum. Hoş ben hiçbir kıza el kaldırmam da yapacağım şey bardan attırmak olurdu büyük ihtimalle.

Yani kıza şöyle bir baktığımda Dolunay kadar mavi gözleri var ama fazla çok çok fazla konuştuğundan çenesi güzelliğini gölgeliyordu maalesef (!)

Beline kadar gelen saçları ve hafiften esmerliği vardı. Tabi mavi gözleri unutmamak lazım. Elbisesi... elbisesi yok ki bu kızın. Tövbe Allam!

Ben fesat düşüncelerimde boğulurken masaya yarım saatten beri Rüya'yı kesen pardon lan gözleriyle soyan, yiyen çocuğun gelmesiyle bakışlarımı ikisine yönlendirdim. Rüya çocuğu takmasa da çocuğun bakışları sayesinde bakmak zorunda kaldı.

"Ne var be!?" diye çıkışı karşında gülmemek için gözlerimi başka tarafa kaçırdım.

"Dans edelim mi yavrum?" diye iğrenç bir şekilde, iğrenç bir teklif sunması karşısında yüzümü çevirmeden Rüya'nın tepkisini beklemeye başladım.

"Seninle dans edeceğime antilopla dans ederim daha iyi YAVRUM!" Diye çocuk cağazı göt ettiğinde çocuk sinirlenip Rüya'yı kolundan tutarak kaldırdı. Bu hamlesiyle ben de bakışlarımı onlara yönlendirip sakince "Bırak kızı." Diye kibarca söyledim.

Ukalaca bakıp "Bırakmazsam?" diye sorduğunda çoktan Rüya'nın kolunu bırakmıştı. Ben tam adım atacakken çocuk yere düştü. "Bir adımımla neler yapıyorum be..." diye düşünürken çocuğun arkasında elinde kırık bira şişesi tutan Rüya bana bakarak sırıtıyordu. Wtf? Oha!

"Böyle yapılır o işler Berk Beeeeyy!!" diye benle dalga geçtiğinde yere düşe çocuk kıpırdanmaya başladığında şişeyi hızla masaya bırakıp yanıma gelip dans pistine doğru sürükleme başladı.

"Ne demişler denize düşen YILANA sarılır."

İzmir KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin