BÖLÜM 41: Dolunay'sız Poyraz..

2.8K 152 24
                                    


*Uzun bir bölüm oldu!! Yazarken zorlandım biraz ama okurken hiç zorlanmayacaksınız!! Petibör tadında okumalarr!!!*

*Multimedia: Duman- Yürek (Bölüm içinde açacağınız yer yazıyor!)

NOT: YAVRU KUALALARIM! BÖLÜMLERE YORUM YAPAN OKUYUCALARIMDAN RASTGELE BİRİNİ SEÇİP BÖLÜMÜ O MİNNOŞ OKUYUCUMA İTHAF EDİYORUM! BU UYGULAMAMSI ŞEYİ UZUN SÜRE YAPMAYI PLANLIYORUM. BU BÖLÜMDE İLK DEFA UYGULAYACAĞIMDAN ESKİ BÖLÜMLERDEN SEÇİCEM O KİŞİYİ. AMA BU BÖLÜMDEN SONRAKİLER İÇİN "SON BÖLÜME" KİMLER YORUM YAPTIYSA O KİŞİLERDEN SEÇİCEM. SEVİYORUM SİZİ 💋💋*

*İthaf minnoş okuyucum: @usmeriiremsu  ❤❤*


-Dolunay-

Sürekli olarak sarsılmalarım üzerine gözlerimi zorla da olsa aralayabildim. Evet, bu biraz zor olmuştu. Ama başardım.

Karşımda sevgili oda arkadaşımı görünce gülümsedim. Begüm de en sonunda uyandığımı görmüş olacak ki o da bana gülümsedi.

"Herkes aşağıda bizi bekliyor. Imm, saat öğlen on iki olmak üzere." Son söylediği şeyle resmen yataktan fırlamıştım. Hızla lavaboya koştuğumda arkamdan güldüğünü duydum. Ne kadar mutlu sabah saba- pardon öğlen olmuştu demi?..

                                                                           xxxxxxxxxxxxxxxxxx

"Ooo Dolunay Hanım da teşrif edebildilerse kahvaltı olan öğle yemeğimize başlayabilir sanırım artık?" Batı abi cevap beklemeden önündeki tabaktan ağzına salatalık atıp bana dil çıkardı. Bu hareketine gülüp ben de ona dil çıkardım. Dil çıkarınca aklıma geçen gün Poyraz'la yaptığımız dialog geldi.

*

O da sarıldı. İkimizde bırakmak istemiyorduk ta ki yan taraftan gelen korna sesiyle ayrılmak zorunda kaldık.

Camı açtığında Berk ve Rüya ibne ibne gülüp "E hadi ama. Aşkınızı sonra yaşayın." Onlara gülerek dil çıkardım. Yanımızdan basarak gittiler. Tabi Poyraz kaşları çatık bakıyordu hala orası ayrı. Derin nefes alarak ona baktım. "Gene noldu?" bana bakmadan "Başkasında dil çıkarma. Çıkarcaksan bana çıkar." Diyip alnımı öptü.

*

Etrafa bakınıp onu göremeyince bakışlarımı etraftan çektim. "Dil çıkaracak kadar bile yakınımda değilsin be..."

"Bir şey mi dedin kuzen?" Sarp yanımda bana soru soran gözlerle bakarken zorla da olsa gülümsedim. "Yok, öyle kendi kendime şarkı söyledim." Ben böyle deyince kaşlarını çattı. Bir an ne olduğunu anlaman kafama yavaş denemeyecek bir şekilde vurdu. Kaşlarım çatılırken konuştu.

"Kafir mi olcan kız başımıza? Yemek yenirken şarkı mı söylenirmiş?" Ciddi ciddi sorduğu soru karşında gözlerimi devirdim. Yani öyle bir devirdim ki bir an yerlerinden çıkacaklar sandım(!)

Sarp'a cevap vermeyip önüme döndüğümde bu saçma dialoğun uzamasına engel oldum. Tabağıma masadaki sevdiğim şeylerden alırken herkes kendi içinde muhabbet etmeye başlamıştı. Sarp yan gözle baktım. İlgisiz görünmeye çalışarak "Poyraz nerde?" diye sordum.

Sorduğum sorunun kendine yönelik olduğunu anlamış olacak ki tabağından başını kaldırıp bana baktı. "Kızım sevgilinin yerini senin bilmen gerekmez mi?" Bu cevabıyla onun da nerde olduğunu bilmediğini anladım.

Masaya herkese selam vererek oturan Can ve Doğa'ya, kalktığımdan beri yaptığım en içten gülümsemeyle baktım. Kerata durmuş durmuş turnayı gözünden vurmuştu. Çok tatlı bir kız gibi duruyordu –ki öyleydi de bence. Onları görmem bana Poyraz'ı daha da hatırlarken nerde olduğunu deli gibi merak ediyordum. Ta kii bulunduğumuz otelin bahçesine el ele, kol kola tanıdık bir kızla girene kadar. Kızın siması beni sinir eden bir şekilde tanıdıktı. Ama net bir şekilde nerden tanıdık olduğunu çıkaramadım. Masadaki herkes bir anda durmama anlam verememiş olacaklar ki bakışları baktığım yere odaklandı. Sarp'ın yan tarafta bana baktığını görebiliyordum. O da kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Yumruk yaptığı elinden anlıyordum bunu.

İzmir KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin