*Multi; Ege SABANCI💋❤♥ (COLE SPROUSE)*
İTHAF : PETİBÖR TADINDAKİ OKUYUCUM -
*2 GÜN SONRA*
-Dolunay-
Poyraz kolumdan çekerek masanın yanından uzaklaştırdı. Kolumu tutan Poyraz'a baktım. Sakince kolumu tutan elinden kurtulup alayla suratına baktım. Ama o benim aksime gerçekten çok sinirli gözüküyordu. Korkmadım desem yalan olur. Derin bir nefes alıp kendini kontrol etmeye çalıştı.
"Burada neler oluyor? Açıklaman için 3 saniyen var!" sakin başladığı cümle hiç de sakin bitmemişti.
"Neler oluyormuş? Herkes gayet eğleniy-"
"Ege'nin burda ne işi var Dolunay!?" Onun siniri beni psikopatça mutlu ediyordu. Ah dünya ah! Nelere kadirsin!!
"Nasıl ne işi var? Baya işi var! Beni o davet etti sorun mu vardı.?" Masaya dönmek için arkamı dönmüştüm ki Poyraz kolumu durdurup kimsenin olmadığı bir tarafa çekip duvarla arasına aldı.
"Kıskandırmaya çalışma. Kıskanmıyorum. Bu yaptıkların çok boş. Biz ayrıldık..." Söyledikleri kalbimi acıtsa da yüzüme alaylı bir gülümseme taktım.
"Estağfurullah! Öyle bir amacım yok. Zaten söylediğin gibi biz ayrıldık. Yani uzaklaşsan artık diyorum. Görenlerin yanlış anlamasını istemem. İçinde kısmetim vardır belki." Yanımdaki duvara gelen ani yumruk ağzımdan tiz bir çığlığın çıkmasını sağladı. Nefesleri hızlı, gözleri ateş saçan bir şekilde karşımdaki dikilen çocuğa baktım. 2 gün önceye kadar ki sevgilime, şu anki eski sevgilime...
"Ben hayatta oldukça o kısmetlerin olmayacağına dair bahse girerim." Onun boşluğundan yararlanıp omzundan ittirdim. Aramızdaki mesafe açılınca çaktırmadan derin bir nefes aldım. Bu yakınlık iyi gelmemişti.
"Ha haytt!! Sen onu benim külahıma anlat! Kısmetimi bulunca getiririm tanıştırmaya!" arkamı dönüp giderken arkamdan sinirle adımı bağırdı. Şu anki halimiz bana iki gün önceki beni hatırlattı. Tabi o zaman arkasından sinirle bağıran bendim.
-2 GÜN ÖNCE-
Kahvaltı sonrasında çıktığım çarşı gezisini tutabileceğim kadar en uzun tutmaya çalıştım. Saat akşam on bire geliyordu. Allah'tan kızlara bugün yalnız kalmak istediğimi söylemiştim yoksa her dakika aramaktan rahat bırakmazlardı.
Tabi kürkçü dükkanı olarak tekrar otele gittiğimde herkesin odalarında olduğunu anladım. Dışarda bizimkilerden kimse yoktu. Otelin içine gireceğim zaman adımın söylenmesiyle arkamı döndüm. Bahçede çardakta oturan sevgilime baktım. "Gelsene." Sesinin tonundan nasıl bir ruh haline sahip onu ölçmeyi denedim ama bir şey anlaşılmıyordu. Yaptığımız o konuşmanın üstünden neredeyse on bir saate yakın bir zaman geçmişti. Düşün demiştim. Düşünmüş müydü? Zira ben düşünmekten başka bir şey yapmamıştım.
Yavaş adımlarla yanına ilerleyip karşısına oturdum. Konuya girmesini bekliyordum. Gerçekten yorgundum.
"Bugün söylediklerini düşündüm." Yani konuya gir dedik de böyle de konuya girmezsin Poyraz'cım (!)
"Evet?" kafası yere eğikti. Yüzüme bakmıyordu. Salak çocuk yüzüme baksan da ben de ne düşündüğünü tahmin etsem demi?!
"Sanırım artık eskisi gibi şeyler hissetmiyorum. Eski heyecan falan yok yani. İçimden gelmiyor. Ayrılmak en doğrusu." Kafamda dönen tek şey;
Ayrılmak en doğrusu.
AYRILMAK EN DOĞRUSU.
A Y R I L M A K E N D O Ğ R U S U!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzmir Kızı
Teen FictionSanki zamanı ayarlamışız gibi Poyraz'ın beni öpmeye başlamasıyla gökyüzüne havai fişeklerin atılması bir olmuştu. Poyraz'ın dudakları beni işgal ederken aklımdaki düşünceyle birlikte gülümsedim. Çok klişeydi bu. Kız sevdiği çocukla ayrılma evresine...