İMKANSIZ BİR AŞK

336 45 116
                                        

Saç spreyini saçıma sıkıp açık kahve saçlarımı sabırla taramaya başladım. Oldukça nazik davranıyordum. Saçıma sıkıca bir at kuyruğu modeli verip incili tokamı güzelce saçıma iliştirdim. Aynaya şöyle bir bakınca içimden geçeni söyleyiverdim.

"Iyyy bu ne be! Zehra kendine gel kızım bu ayaklar senin ayakların değil!"

Saçlarım parlıyor ve oldukça düzgün duruyordu ama bu görüntü beni rahatsız hissettiriyordu. Ben bu değilim ki!
"Ruhumda dağınıklık var abi, ben ne yapayım?" Diye sordum kendi kendime saçımdaki o iğrenç incili tokayı çıkarırken. Ben rengarenk ve kuşlu olan tokamı seviyordum. Ayrıca saçımı öyle tepemde toplarsam beynimin akacağından emindim. En iyisi ensede şöyle gelişigüzel bir şekilde toplamak.

Ayağa kalkınca aynaya boylu boyunca baktım ve bu seferde annemin gardırobundan aşırdığım kırmızı renkte ve fazla hanım hanımcık olan hırka gözüme battı.

"Yok anam yok. Çıkar hemen şunu da. Hah işte şimdi oldu!"
Çarçabuk yaklaşık iki yıldır giydiğim düz siyah hırkamı üzerime geçirdim.
"İşte şimdi hazırsın BAMBİ!"
Aynaya bakıp sırıttım.

"Ayyyy kimse kendime böyle dediğimi duymasın... vallahi dillere düşeriz dillereeee!"

Odamdan çıkıp mutfağa yollandım. Mis gibi kızarmış yumurtalı ekmek kokusu geldi burnuma.
"Anammmm, canımmmm anammmm!"

"Zehra sabah sabah ne bu böyle. Komşular duysa ne der, çok ayıp!"

"Komşular bu kokuyu duysun kokuyu. Asıl haber bu ekmekler."
Annem gururla gülümsedi. Neyseki Işıl Hanım bunu kesinlikle hak ediyor.
Tabağıma üç tane yumurtalı ekmek dilimi aldım. Başka şeye gerek yok. Bana bu harika ekmek dilimleri yeter. Babam dün akşam nöbetçi olduğu için henüz eve gelmemiş.

"Kardeşin baya hareketli bugün" dedi annem huzurlu bir şekilde, eli de karnında duruyordu.

"Aman maşallah diyelim, nazarlar değmesin."

"Zehra" dedi annem sakince.

"Efendimmm" ağzım yumurtalı ekmek doluydu.

"Gerçekten kardeşini sevmiyor musun? Bize hala kızgın olduğunu anlayabiliyorum ama onun hiçbir suçu yok ki!"

Lokmalar boğazıma takılı kalmıştı. Annem neredeyse altı aylık hamileydi ama ilk defa bu konu bana böylesine açılıyordu.

"Ben kimseye kızgın değilim sultanım!" diye mırıldandım ama gerçeğin bu olmadığının ikimizde farkındayız.

"Bak üzerinde çok büyük baskı kurduğumuzu fark ediyorum. Ve bunun için inan pişmanım. Ayrıca kardeşin için senden izin almamız gerektiğini biliyorduk ama istemezsen diye çok korktuk ve..."

"Ve beni umursamamaya karar verdiniz. Nasıl olsa Zehra baskılara alışık. Disiplin nedir bilir. O bizim sözümüzden çıkmaz diye düşündünüz. Varsın bunda da geri kalsın..."

İçimden geçenleri şak diye söyleyivermiştim ve bu pek benlik bir tavır değildi. Ama annemin tavrı da kendisine ait değil gibiydi.

"Hamilelik hormonları sanırım" dedim sofradan kalkarken "Yani seni böyle yapan. Ama takma kafaya be anne, ben seni seviyorum sen beni seviyorsun. Bunu biliyorum. Zaten sınavı kazanınca gideceğim buradan. Küçük kardeş olayını rahatça yaşarsınız. Ne de olsa anne baba sizsiniz. Bu hakkınız."

Annemin cevap vermesine izin vermeden mutfaktan çıktım. Çantamı sırtladığım gibi ayakkabılarımı bile ayağıma doğru dürüst geçirmeden kendimi dışarıya attım. Gözlerim doluydu ama bunun pek önemi yoktu!

RAMAK KALAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin