ELMA DERSEM ÇIK! Ama hayatımdan...

112 14 61
                                    


Ceyhun'la tanışmamız dört ay öncesine dayanıyordu. Yani kısacık bir zaman dilimi... Yine de onun hakkında neredeyse her şeyi biliyordum. Tabi neredeyse kelimesi içinde bir çok anlam barındırabiliyordu. Örneğin Ceyhun'un gülünce gözleri yaşarıyor ve o, yuvarlak, zeytin gözlerinden mini mini yaşlar yuvarlanıyordu. Aynısı esneyince de oluyordu. Sonra, bana tepeden bakacak kadar uzun olmasına da alışıktım. Şaşırınca dudaklarının aldığı O şekliyle güven vermek istediğinde sırtımı iki kez sıvazlamasına da...
Tüm bunlar neredeyse kelimesinin dolu tarafıydı.
Boş kalan kısmıysa...
işte tam da şu an burada o kısmı hep beraber öğreniyorduk.

Ceyhun sinirliydi! Hem de hayatımda hiç tahmin edemeyeceğim kadar. Alev alev yanan yanaklarıyla, bir anda çıkarıp fırlattığı montuyla...
Hatta evren bugün ne yaşanacağına çoktan karar vermişte Ceyhun'un normalde giydiği mor,pembe, mavi tüm kazaklarını es geçip simsiyah giyinmesini istemiş gibiydi. Siyah kazağının kollarını şöyle bir çekip "Hadi Vedat durmayalım!" diye gürledi. Vedat Ceyhun'un bu yüksek perdeden çıkan sesini hiç beklemiyor olacak ki korkuyla yerinden sıçradı ve koltuk değnekleri bir kez daha yerle yeksan oldu.

"Abi tamam zaten gidiyoruz ne korkutuyorsun?"

"Kenan, Evren, Mert gelin abi..."

"Sanki askeri darbeye gidiyor lan!" Yan taraftan Oğulcan konuşunca herkes kahkahalarla güldü. Ceyhun dışında.

"Şakanın sırası değil. Canınızı yakarım! ŞAKANINNN SIRASIII DEĞİLLLLL!"

"Adam cidden sinirlenmiş beyler!" dedi Kenan "Bize de dövmek düşer. Kime saldırıyoruz bu arada reis?"

Gözlerimi şaşkınlıkla büyüttüm. Ulan bu çocuk dün ana kuzusuydu bugün herkes reis demeye başladı!

"Bilmiyoruz," dedi Vedat canı sıkkın bir şekilde gözlerini bana dikerek "Sen bu tipin kim olduğunu, kaçıncı sınıfa gittiğini biliyor musun Zehra Hanım?"

"O ne demek Vedat? Ceyhun'u aldatıyormuşum gibi bakma bana öyle kötü kötü! Ayrıca öyle Hanım falan diyerek iğneleme! Oyarım vallaha!"

"Aynen Vedat Saçmalama!" Diye destekledi Efsun beni. Ceyhun'un gözleri bir an bana odaklandı ama hemen sonra sinirle geri çekildi. Kollarımı önümde bağlayıp bende aynı sinirle karşılık verdim "Ne yaparsanız yapın! Zaten yeterince rezillik çıktı."
Ceyhun ağzını açtı ama konuşmadan susmayı seçti. Ufaktan bir tırsıyordum ama belli etmemeye çalışıyordum.

"E hadi madem!" dedi Anıl ellerini keyifle ovuşturarak "uzun zamandır eğlenmiyorduk. Şu liseden mezun olmadan önce son bir eğlence yaratalım kendimize!"

Erkekler yavaş yavaş toplanırken sınıfa giren öğretmenle herkes oflayıp puflayarak sıralarına geri döndü.

"Nasılsa nerede bekleyeceğini biliyoruz." diye fısıldadı Mert, "Hallederiz korkma dostum." Ceyhun gözlerindeki alevin şiddetini daha da artırarak hırslı hırslı onayladı.

Öğretmen elinde karnelerle karşımıza geçip hoş olduğunu düşündüğü bir konuşma yapmaya başladığında herkesin dikkati dağıldı.  Bu arada konuşma berbattı! Alttan alttan küfür ediyordu resmen ama şu an bunu düşünecek durumda değildim.

Kızlar olası kavgada kim kimi alt eder bunu konuşurken, erkekler karşılarına çıkacak kişi hakkında senaryolar yazıp onu nasıl alt edebileceklerini konuşuyorlardı.
Öğretmen yumuşak tonda başlattığı konuşmasını ortalara doğru azara sonlara doğruysa duygusalla bağlamıştı.
Yani herkesi duygudan duyguya sürüklemişti ve bu yüzden herkesin beyni akmıştı.

"Ufff," dedi Hüseyin "Hocam diğer okullarda Karneler çoktan verilmiş bizde niye bu kadar uzun sürdü?"

"Şurada hayatla ilgili bir kaç tavsiye veriyorum ama hiç mi hiç hak etmiyorsunuz! Ayrıca diğer okullarda karne verildiğini nereden öğrendin yavrum sen müneccim misin?"

RAMAK KALAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin