VEDAT

52 5 16
                                    

Final Part II

"Seviyorum, sevmiyorum, seviyorum, sevmiyorum!"

Yatağıma uzanmış Super Marıo oynarken bir yandan da Marıo her zıpladığında seviyorum sevmiyorum diye bir oyun tutturmuştum. Neden diye sormayın sebebini bildiğinizi varsayıyorum... Marıo tekrar zıpladığında Sevmiyorum dedim ve bir kaplumbağaya çarparak Marıo'yu öldürdüm.

"Üç kez seviyorum iki kez sevmiyorum çıktı. Acaba hangisi?"

Bu Efsun'la konuşmamızdan iki saat sonraydı. Beni görüntülü aradığında kalbimin duracağını zannetmiştim ve kapanmasına fırsat vermeden açmıştım. Karşımda şaşkın şaşkın bana baktığını fark edince yanlışlıkla aradığını anladım. Mezuniyet gecesi onun için kavga edip bileğimi kırmıştım. Hem de sınava bu kadar az zaman kala... Üstelik son bir haftamı sağ elimle yazmaya çalışarak geçirmiştim. Hem solak olup hem sol bileğimin kırılması... Sanırım evren benimle dalga geçiyordu. Aynı anda işlem yapıp optiği nasıl işaretleyecektim ki?

Keşke böyle bir ihtimali hesaba katsaydım ve sağ elimle yazı pratikleri yapsaydım.

"Lan bu benim aklıma neden gelmedi?"
Duraksadım.
"İyice çıldırdın oğlum, iyice sıyırdın, hangi manyak elimi kırabilirim diye düşünerek diğer elini de sınava hazırlar ki? Oldu olacak ellerim kopabilir diyip ayaklarıma da yazı yazmayı öğretseydim!"

Oyuna kendimi vermeye çalıştım ama pek mümkün değildi ve tüm bu olumsuzlukların için de bir diğer ve ne ilginçtir ki beni sınav kadar strese sokan şey Efsundu!
Tüm bunları bile bile Efsun bir gün bile ziyaretime gelmemişti. Aramamıştı. Bende tepki olarak ondan gelen hiçbir mesaja cevap vermedim. Şimdi de sınav gecesi aniden arayarak aklımın daha fazla karışmasına sebep olmuştu.

Annesiyle babasından kavga benzeri sesler gelince de telefonu suratıma kapatmıştı. Anlaşılan sınava kadar gözüme yine uyku girmeyecekti. Zaten Efsun'u düşünmesem sınavı, sınavı düşünmesem de Efsun'u düşünüyordum...

Mario'yu tekrar tekrar oynattım.
Şansıma bir seviyorum bir sevmiyorum çıkıyordu. Acaba annemin papatyalarını denesem daha mı faydalı olurdu?

En sonunda pes ederek sabaha karşı telefonumu kapattım. Sınav bitene kadar da açmayı düşünmüyordum. Sınav gecesi en önemli olan güzel bir uyku çekmek demişti rehber öğretmen... En önemli maddeyi çoktan atlamıştım. Haneme bir eksi daha yazabilir miyiz?

Ha bir de sınavı düzgün çözebilmek için sağlam bir el lazımdı.. E o şansta gitmişti.

Yani sınava iki sıfır geriden başlıyordum. Tek iyi yanım matematikte son zamanlarda çokça hızlanmak olmuştu. Kırk soruyu yirmi dokuz dakika gibi bir sürede tamamını görecek şekilde çözebiliyordum. En çok neti de matematikten yapıyordum. Netlerim iyi bir üniversitenin Tıp bölümünü kazanmak için yeterliydi. Ah, bir de kırık bileğim ve kırık bir kalbim olmasaydı...

Aklım Efsundaydı, aramalıydım, arkadaş olarak. Aniden kapatmıştı! Acaba annesi ve babası çok mu kavga ediyordu?

Oyun konsolunu itekleyerek yataktan düşmesini sağladım. Telefonu alıp Efsun'u aradım. Kalbim çok hızlı atıyordu. İyi ama neden?

Sanki bilmiyormuşum gibi...
Telefon birkaç kez çaldı ama açan yoktu, acaba çok mu kötü bir şey olmuştu? Belki de evine gitmeliydim! Kim çocuğunun sınav gecesinde kavga ederdi ki?

Saçmalık!

Diğer her şey gibi!

Telefon kulağımda çalmaya devam ederken ayaklandım ve tam odadan çıkacakken telefon açıldı.

RAMAK KALAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin