ÇEYREK GEÇE 1. BÖLÜM

58 3 1
                                    

HEYECAN HER YAŞTA GÜZELDİR AMA SINAV DEĞİL

Sevdiğiniz bir filmi ikinciye izlemek isteyebilirsiniz, size huzur veren şarkıyı üst üste dinlersiniz, en sevdiğiniz arkadaşınızla en sevdiğiniz aktiviteyi defalarca aynı heyecanla yaparsınız ama şu baş belası sınava hazırlanmayı kimse ikinci kere istemez. Buna mecbur kalır ama bunu asla isteyerek yapmaz. İşte biz yani; Efsun, Vedat, Ceyhun ve bendeniz Zehra buna mecbur kalmıştık: Üniversite sınavına, derslere ve strese...
Tam tamına ikinci kere hazırlanacaktık.

Şezlongda uzanırken ve güneş tuzlu tenimi kavururken hafif esen rüzgârın altında bunları düşünmemem gerekiyordu. Huzurlu olmalıydım. Huzurlu ve üniversiteyi kazandığımı bilecek kadar kafamın rahat olması gerekiyordu fakat şu an kulaklarımın maruz kaldığı iğrenç muhabbet buna izin vermiyordu.

"Artık karar verebilir miyiz?" Efsun çığlık çığlığa bağırdı.
"Benim yerime Ceyhun oy kullanabilir, ben umursamıyorum." Efsun Vedat'a kötü kötü baktı.
"Yemin ederim sen psikopatsın Vedat! Nasıl umursamazsın ya? Geçen yılki rezaletimizden sonra bu yıl daha da asılmalıyız! Seçin şu dershaneyi artık!"

Evet, doğru duydunuz. Dershane seçmeye çalışıyorduk.

"Vallahi ben vazgeçtim Efsuncuğum tam olarak hayat sen plan yaparken başına gelenlerdir cümlesini yaşadı ve sindirdi bu bünye! O yüzden umurumda değil nasıl olsa çalışmazsam bile başıma başka bir şey gelebilir! Mesela beynimi patlatabilirim veya ayağım kayabilir, geberip gidebilirim!" Sanırım anladınız Vedat tabii ki hiç iyi değil!
Çocuk kafayı yedi resmen. Kendine bu kadar güvenen birinin elini kırdığı için sınavda çuvallaması onu mahvetti.

Aslına bakarsanız her birimiz bir şekilde mahvolmuştuk. Ben bu yıl kendimden zaten pek emin değildim. Önce, Ankara'dan Balıkesir'e sırf yeni bir kardeşim doğacağı için taşınmıştık. Annem neredeyse on beş yıllık çalışma hayatını hamile olduğun için bırakmak durumunda kalmıştı ve hamileliği riskli sayıldığı için memleketimiz olan Balıkesir'e geri döndük. Bu duruma en çok babaannem sevinmişti ya neyse! Okulumu, arkadaşlarımı geride bırakmak zaten zorken bir de sınav belasına bulaşmıştım. Sonra onlarla tanıştım. Biricik arkadaşlarım... Benden önce hiç anlaşamayan ki hala anlaştığımız pek söylenemezdi. Bir iddia uğruna bir araya gelen gruptuk biz. Güya sınavda birinci olacağımı düşünüyordum. En vahim durumda kalanımız kimdi seçemiyorduk.

Benim baş belası kardeşim sınav gecesi doğmasaydı o sınava yetişecektim.

Vedat elini kırmış olmasaydı soruları yetiştirecekti ve belki de sınav kağıdına bir şişe suyu boca etmeyecekti.

Ceyhun'un durumu gerçekten içler acısıydı. Sınavı geçersiz sayılmıştı çünkü sınav salon kodunda birkaç rakam hatalıydı.

Ve Efsun... İnanılır gibi değil ama kaydırma yapmıştı. İşte bu sebeple ortada iddia falan da kalmamıştı.

"Arkadaşlar yeni bir şarkı yaptım! Zehram, dinle bak beniiii!"

Ah Ceyhun'um!
Benim sanatsever meleğim!

"Dinliyorummm!" dedim içimi kıpırdatan tek şey olan Ceyhun'uma içtenlikle.

"Ya şekerim siz hala nasıl bu kadar vıcık vıcıksınız anlayamıyorum gerçekten." Efsun'a bakıp kıkırdadım. "Herkes korkak olmak zorunda değil Efsun, insanlar kavgalarını da aşklarını da göğüslerini gere gere yaşayabiliyorlar. Belli ki senin bundan haberin yok!"

Hiç anlatmıyorum Efsun'la Vedat'ın o büyük konuşmadan sonra yine de bir şeyleri yoluna koyamadıklarını anlamışsınızdır.

"Konu sevmek değildir belki de ha Vedat? Konu fedakârlıktır,ne bileyim biraz da karşıyı düşünmektir!" Vedat tam ağzını açmışken Ceyhun araya girdi! Her zaman olduğu gibi... "Bu şarkı için tam olarak on üç günümü verdim Zehram, inanabiliyor musun? Allah'ım serbest olmak ne güzel bir duydu!" Aramızda birisi mutluydu en azından! "Dinliyorum sevgilim!" dedim en tatlı halimle.

RAMAK KALAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin