SANA RAKİBİM DİYEBİLİR MİYİM?

655 77 196
                                    

Hani okulun ilk haftası insanın üstünde tatlı bir huzur olur. Her şey çok tazedir. Sıralar yeni parlatılmış, koridorlar bembeyaz boyalarla tekrar sıvanmıştır. Eskiyen tek şey arkadaşlıklarındır. Her geçen yıl onlara daha çok bağlanıp beraber anılar devirirsiniz. Bu yıl da aynen öyle başlamıştı. Yazın kalıntıları henüz geçmemişti. Sabah giyilen ceketleri öğlen sıcağıyla fırlatıp atıyorduk. Ama ben tatlı bir huzur yerine üzgün ve yalnız hissediyordum. Okulum, arkadaşlarım, mahallem... Hatta komple Ankara'yı özlüyordum. Balıkesir'in yoğun nem kokan havasıyla Ankara'nın kuru ayazını bile karşılaştırıyordum kendi aklımca.

Ama boşunaydı. Bazen hatta bence çoğu zaman hayat istediğimiz gibi gitmiyordu.

Sınıfa girdiğimde ortamın o doğal uğultusu çoktan başlamıştı. Herkesin elinde aynı kağıtlardan tutup hararetli hararetli konuştuklarını fark ettim. Gözümün ucuyla şöyle bir baktığımda deneme sınavının sonuçlarının gelmiş olduğunu anladım.

Aman ne iyi!
Sınav yılım bittiğinde bir daha tek bir soru tanesi bile görmek istemiyordum.

"Nasıl ya nasıl?" Hafif çatallı, oldukça gergin bir erkek sesi bağırarak peşi peşine bu soruyu sorduğunda ben de herkes gibi sesin geldiği yöne döndüm. Tam da sırama geçip öğretmen gelene kadar kulaklığımı takma peşindeydim. Ama hayat beni kovalıyordu ve ben birazdan beni yakalayacaktı!

"Pardon da Zehra kim abi ya?" Kendi adımı duymamla dikkatim iyice konuşan oğlana yöneldi. En ön sırada oturmuş elleriyle siyah, diken diken olmuş saçlarını çekiştirip duruyordu. Uzun boylu olduğu belliydi. Dizleri boyuna küçük gelen sıranın altına değiyordu.
Birileri onun sorusunu yanıtsız bırakmayarak "Yeni kız," diye mırıldanmaya başladı. Konuşan çocuğun yanında başka bir kız sırıtıyordu. Kızı daha önce deneme sınavı olurken de fark etmiştim. Sınav esnasında sürekli oflayıp pufluyor, bacaklarını sallayıp duruyordu. Oldukça gergin bir tipti.

"Ha-Ha, Vedatcığım artık tek rakibin Türk Hava Yolları değilmiş değil mi?" Bu bayat espriye karşı yüzümü buruşturdum.

Çocuk bir hışımla başını sallayıp kıza pis bir bakış gönderdi. Kız ona aldırmadan Vedat'ın önündeki kağıdı kapıp bana doğru salladı.

"Sınıf birincisi olmuşsun," dedi imalı sayılabilecek bir sesle "Dünkü deneme sınavı sonuçları." Bir anda bu kadar ilginin odağında kalmak beni bozguna uğratsa da bozuntuya vermeden kağıdı alıp "Teşekkürler," diye mırıldandım. Benim için doğaldı. Ben her zaman iyiydim!

"Kendimi fazla salmışım demek," Vedat fazla sessiz sayılamayacak bir şekilde konuşuyordu. "Artık geçmem gereken başka rakiplerde varmış. Gerçi dikkatim dağınık olmasaydı kimse beni geçemezdi." Burnu havada tavrı gram umurumda değildi, kimseyle uğraşamazdım! Ya da ben öyle sanıyordum!

"Yoo, ben geçiyordum." Az önce bana sınav kağıdını getiren kız keyifle güldü.

"En son ne zaman beni geçtin Efsun? Geçen yıl falan mı?"

Bu ikilinin sık sık atıştığı belliydi. Sınıftakiler bile bir süre sonra ilgilenmeyi bırakmışlardı ama ben bir türlü kulak kesilmekten kendimi alamıyorum. Vedat'ın bu denli sinirlenmesi bir anda sıkıcı hayatımı neşelendirmiş bana düşünecek başka bir konu vermişti. Bir anlığına da olsa doğacak kardeşimi, eski arkadaşlarımı ve sıkıntılarımı unutup eğleniyordum. Hatta gururum okşanmıştı.

"Vedat unutma ki altı ay boyunca beni asla geçemedin. Şimdi havalanma! Eğer ailevi problemlerim olmasaydı ben yine yeniden birinciydim."

"Ailevi problemler falan filan..." Vedat geç bunları der gibi elini salladı.

RAMAK KALAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin