''Bende nerede olduğunu merak ediyordum.'' Zeyd beni görmezden gelmiş tamamen Burçağa odaklanmıştı. Kaşlarım çatık vaziyette ellerimi kendime gelerek yavaş yavaş Burçağın kollarından çektim ve bir adım sola doğru geriledim Zeyd'i daha rahat görebilmek için. Sık nefes alıyor öylece Burçağa bakıyordu, kaşları hafif çıkık çenesi de hafif kasılmış gibiydi. Yeşil gözleri Burçağa öyle bir bakıyordu ki nadiren koyulaşan tonuna ulaşmaya az kalmış gibiydi. ''Ben de tam yanınıza geliyordum.'' diye mırıldandı Burçak ne diyeceğini bilememiş bir tonda. Elini ensesine atıp omuzunun üzerinden bana kısa bir bakış attı. ''Peki.'' Zeyd arkasını dönüp gitmek için iki adım attı ve üçüncü adımında duraksayıp omuzunun üzerinden Burçak ve bana baktı. Bir şey söylemesini beklediğim için pür dikkat arkasından onu izledim ama bir şey söylemeden yürümeye devam etti. Burçak da ağır adımlarla ilerlemeye devam etti, ben de derin bir nefes verip stres içinde kantine doğru Tuna ve Atilla'nın yanına ilerledim.
Zeyd'i bir anda karşımda görünce gerilmiştim, hatta düzgün nefes bile alamamıştım. Ona olan kırgınlığım ve kızgınlığım yüzünden yanından öylece geçip gitmem gerekirdi ama öyle bir aklımı başımdan almıştı ki ona karşı olan duygularım tuzla buz olmuştu.
Kantine girer girmez yere eğdiğim kafamı kaldırıp bizimkileri etrafta aradım ve bulur bulmaz koşar adımlarla yanlarına ilerledim. Fazla gerilmiştim, neden geriliyordum ki? Haksızdı hala sert tavırlı triplerine giriyordu.
''Zeyd'in seni sıkıştırdığını neden bana söylemedin?'' dedim biraz öfkeli bir tonda Tuna'nın yanına otururken. Ağzındaki lokma boğazında kaldı ve art arda öksürmeye başladı. ''Ne?'' Atilla çattığı kaşlarıyla Tuna'ya döndü. Tuna zorlukla yutkunup yanındaki suyu dikleyerek ağzından dökülen suları elinin tersiyle sildi. ''Sen nereden öğrendin? Ne ara öğrendin?'' Hala aynı dik bakışlarım Tuna'nın üzerindeyken ''Cevap ver Tuna.'' diye mırıldandım. Derin bir nefes alıp Atilla ile bana baktı. ''Dün sıkıştırdı, sana kim yardım ediyor dedi. Ben de Tibet'in adını vermektense Atilla'yı satmak daha mantıklı diye düşündüm.'' Atilla eliyle yüzünü avuçlayıp ''Geri zekâlı bu çocuk.'' diye mırıldandı. ''Olum beni niye söylüyorsun?''
Tuna omuz silkip ''Ne bileyim hastanede Vera'yı yolladı diye bağırıp çağırdın ya ondan sana bir şey söylemez diye düşündüm.'' dedi. O gün soramadığım bağırışın sebebi şimdi anlaşılırken belli belirsiz kaşlarım çatıldı, boğazımı temizleyip dudaklarımda varla yok arası oluşan gülümsemeyle Atilla'ya döndüm.
''Sen Zeyd'e mi bağırdın?'' Çenesini sıvazlayıp arkasına yaslandı ve kötü bakışlarını doğrudan Tuna'ya çevirerek kafasını salladı. ''Dediğim gibi, bizim yanımızda da iyi olabilirsin saçma sapan triplere girmeye gerek yok.'' Tuna parmağını şıklatıp işaret parmağını Atilla'ya uzattı. ''Bak adam gibi adam.'' kıkırdamama engel olamadım.
Atilla da kötü bakışlarını ondan zilin sesiyle çekmiş bana çevirmişti. ''Ben sınıfa gidiyorum, bu Geri zekâlıyla aynı oksijeni daha fazla solumak istemiyorum.'' Tuna hayretle kaşlarını kaldırıp arkasına yaslandı ve rahat bir ifadeyle sandalyesinden kalkan Atilla'ya baktı. ''Atla lan o zaman camdan aşağı.'' Atilla gülmemek için dudaklarını ısırırken gülmeye başladı. ''Geri zekâlı dediğimde tepki gösteriyor değil mi?'' diyerek bana sordu ve işaret parmağını cama doğrulttu. Kantin giriş katındaydı, gülmemek için ne kadar dudaklarımı ısırsam da kahkahama engel olamadım.
''Ah Burçağın yerinde ben olacaktım var ya... Anında sınıfın da değil okulun IQ'su düşer diye attırırdım seni okuldan. Bir de burslu girdin.'' Atilla gülerek yanımızdan giderken güldüğüm için Tuna'nın kötü bakışları bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VALENS
Teen FictionDüzenleniyor • Dostluktan doğan düşmanlığın, düşmanlıktan doğan dostluğun, ölümden doğan yaşamın, yaşamdan doğan ölümün izi. Var olan ve yeni oluşacak düşmanlık.... Düşmanlar arası kapışmalar ve alınan intikamlar... Vazgeçmek güzeldi ama vazgeçmey...