39. Bölüm | BİTMEYEN GECE

5.2K 369 45
                                    




Her şey o kadar hızlı olup bitiyordu ki, yetişmekte zorlanıyor bir yandan da sıkı sıkı tutunmaya çalışıyordum. Bir ses daha ilişti kulaklarıma, aynadan baktığımda bir motor daha göründü, hızla geldi Burak ve bizim aramızda kalan ufacık boşluktan motorun önünü kaldırarak geçti.  Bu motor Burçağındı, hemen arkamızda kalan motorda aynı şekilde ufacık alandan önümüze geçtiğinde Burak ne olduğunu bile anlamadı, Burçak ve Zeyd gelmişti.

Telefonum çalmaya başladığında tek elimi tuttuğum yerden cebime götürdüm. Burak ortamıza girerek bizi kilitlemişti çünkü Atilla vurursa Burak Dağhan'ı yoldan çıkarabilirdi, Dağhan vurursa da biz çıkabilirdik. ''Sikerim böyle işi.'' Dedi Atilla ve hızlandı. Ben telefonu hala alamamıştım, Atilla biraz daha hızlanıp Dağhan'ı geri de bıraktığında Burak da aynısını yaptı, Dağhan ile yan yana olmadıklarında Burak bize yanaşmaya başladı. ''Gel gel göstericem sana.'' Burak biraz daha yaklaştığında Atilla direksiyonu çevirdi ve büyük bir sarsıntıyla Burağı yoldan çıkardık.

Burak ise kabiliyetli bir şekilde direksiyonu toparladı ve yoldan sürmeye devam ederek aynı hizada devam etti. Burçak solumuza geldiğinde Atilla ona döndü. ''Bayrağı gördüğünüzde fren yapın!''

Atilla kafasını salladı, Burçak motorun önünü kaldırarak hızla Zeyd'in yanına daha ileriye gitti.

Bayrak hemen ötede iki kenarda sallanıyordu. Burak yoldan tekrar piste girdi ve hizamıza geldiğinde bir küfür savurarak bize doğru yanaştı. Atilla ise kafasını eğdi, elinin birini direksiyondan çekti ve ona el sallar gibi parmaklarını hareket ettirdi. ''Sıkı tutun.'' Diye fısıldadı, Burak kaşlarını çatarak baktı, ardından Atilla frene basıp yolda drif atmaya başladı.

Dudaklarımdan güçlü bir çığlık kaçarken bulduğum yere tutunmaya çalıştım. Etrafımızda dönüyorduk ama şu an hiç eğlenmiyordum. Biz dururken Burçak ve Zeyd Burağın iki yanına geçti, Burak dönmeye yeltense de dönemezdi, sonunda bizim arabamız durduğunda onları daha net görebildim. Arabadan indim ve kaskı çıkarıp yere oturdum. Elim ayağım titriyordu. Gözüm onları izlerken Burak sağa ya da sola dönemedi, hemen önünde koca bir ağaç vardı. Frene asılsa da ağaca çarpmıştı, Zeyd ve Burçak yoldan döndü, geriye dönerek yanımıza doğru gelmeye başladı. Atilla ise önüme çömelmiş bana sesleniyordu ama tüm yetilerimi kaybetmiş gibi hissediyordum.

Korku, panik, heyecan, endişe hepsi birden yüklenmişti. Ben bu kadar adrenaline alışkın değildim.

''İyi misin?'' Atilla'ya cevap verene kadar Zeyd inmişti bile, Burçak ilerliyordu. Muhtemelen İkralar daha arkada durmuştu, İkra'nın yanına gidiyordu. Zeyd önüme geçip kollarını bana sardığında bunu bekliyor gibi kollarımı ona doladım. ''Çok korktun mu?'' kafamı sağa sola salladım.

''Sadece her şey... çok hızlı oldu.'' Saçıma bir öpücük kondurdu.

''Siz nerden...''

''Tibet haber verdi, çevresinden haber gelmiş burağın yarışa katılacağına dair.'' Atilla hayretle ona bakarken bende kafamı kaldırıp hayretle baktım.

''Tibet mi?''

Kafasını aşağı yukarı salladı. ''İyisin sen değil mi? Vurdun mu bir yerini?'' kafamı sağa sola salladım. Atilla'nın altınında ufak bir çizik vardı sadece, muhtemelen savrulduğumuz an olmuştu.

''Kalkın hadi, polis ve ambulans gelmeden toz olalım.'' Gözümü çarpan arabaya çevirdim. ''O ne olacak?''

''Çok hızlı çarpmadı ciddi bir şeyi yoktur muhtemelen, Burçak zaten ambulansı arayacak. Bizim hemen toz olmamız lazım.'' Zeyd beni kaldırıp motorunun önüne getirirken Atilla'ya döndü. ''Defne sizi almaya gelecek.... Geldi bile.'' Dediğinde gözümü Atilla'nın arkasından gelen arabaya çevirdim. ''Biz motorlarla gidiyoruz, siz de arabayla gelin.'' Atilla Zeyd'i onayladığında Defne arabayı durdurmuş koşarak Atilla'nın yanına gelmişti.

VALENS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin