41. Bölüm | KARANLIĞA TESLİM

5.7K 351 125
                                    


''Yalan ifade versek olmaz mı?'' dedim elimdeki kahveyle Burçağın yanına otururken. Kayaktan gelmiş sonunda içimi korkudan titreten konu için toplanmıştık. Eğlence bitmişti, artık çok daha önemli bir sorunumuz vardı.

Burak peşimizdeydi, bize haberini yollamıştı.

''Anlaşılır, başımızı ağrıtırız.'' Diyerek sorumu çürüten Burçağa döndüm. ''Ne düşünüyorsun?''

''Ben hastaneden çıkacak kadar iyileştiğinde onu tekrar hastanelik edip gittiği yere kadar böyle götürmeyi düşünüyorum.'' Dediğinde hepimizin gülüşleri üst katta yankılandı.

''Polise yakalatmayı denedik, iki kez elimizde patladı. Başına büyük bir dert açmadan bizimle uğraşmayı kesmesini bekleyemeyiz.'' Diyerek ciddileştiğinde Zeyd sözünü kesti.

''Başına bela açabilmemiz için bizim de başımıza bela almamız gerekiyor. O riske giremeyiz.'' Hepimiz Zeyd'in söylediğine hak vermiştik. Artık hiç birimizin daha fazla belayla mücadele edecek gücü yoktu. Artık sadece dinlenmeye ve eğlenmeye ihtiyacımız vardı.

''E ne yapıcaz öyleyse?'' Zeyd Atilla'ya döndü ve cevap için dudaklarını araladı ama Tibet ondan önce olayı çakmıştı ve söylemişti.

''Yanlış yapmasını bekleyeceğiz. Şu an size olan hırsı gözünü döndürmüştür, mutlaka hata yapacaktır.'' Zeyd Tibet'i onayladı.

''Biz önlemimizi alacağız, gerisi Allah kerim.'' Burçak bu fikri beğenmemişti, Ceyda ise yeterli olmadığını düşünüyordu. Ben de Ceyda gibi düşünüyordum, Burak gibi bir deli dışarda dolaşırken bu plan fazla basit ve riskli görünüyordu.

''Yerinizi yurdunuzu biliyor, burayı daha önce ateşe verdiğini hatırlıyorsunuz değil mi?'' diye mırıldandım. Ceyda da bunu bekliyor gibi bana hak vermişti.

''Öyle ama diğer türlü neler olabileceğini bilmiyoruz, bir serserinin peşine kuyruğumuzu kıstıracak da değiliz.'' Gözlerim şaşkınlıkla Atilla'ya döndü. Bunlar resmen yürek yemişti.

''O tek, biz ise kaç kişiyiz?'' dediğinde elimi ona doğru uzattım. ''Aklını kaçırmışsın sen, o tek ama arkasındaki adamları size karşı kışkırtabilir. Aynı o gün ki gibi, o zaman durum kaça kaç olacak?'' dediğimde Zeyd önüme çöktü ve ellerimi tuttu.

''O adamlar artık Burak'la bağını kesti, Burak'ın bu kadar polisle haşır neşir olması onlar için riskti, yani o artık tek başına, yangını arkasındakilerle beraber yapmıştı artık öyle bir şeye de kalkışamaz. ''

''O zaman nasıl bu kadar güveniyor kendine.''

''Sadece kendine güvenmiyor, güvendiği başka biri olmalı.'' Diye mırıldandı.

''Kim?''

''Tanıdığımız biri olduğunu düşünmüyorum, olsaydı kulağımıza gelirdi.'' Zeyd Tibet'e hak verdi ve doğruldu. Kenarda duran kahvemi ellerimin arasına aldım.

''Öyleyse tek yapacağımız beklemek mi?'' dedim huysuzca. Bu plandan hiç hoşnut olmamıştım.

''Önlem alarak beklemek.'' Diye düzeltti Zeyd ve Burçağa gülerek baktı.

''Ne gibi önlem?'' dediğinde Burçak İkra'ya gülümsedi ve camı tıklattı.

Dışarıyı gösteriyordu, ''Kapıdaki korumalar gibi, babam sağ olsun.''

Ah elbette, Kenan Bey'in korumalarını tamamen unutmuştuk. Bunun az da olsa içimin rahatlatması gerekiyordu ama hiç rahat hissetmiyordum. Aksine ilk defa sessiz kalacağımız için korkuyor daha kötü hissediyordum.

VALENS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin