iyi okumalar🤍***
Havaalanından çıktığımız da, girişinde durduk ve beklemeye başladık. Elimizde bavullar, hafif soğuk bir bahar havasında sessiz sessiz bekliyorduk. "Naz teyzem ne zaman gelecek, anne?" Sessizliği bozan tabiki Yaz oldu. "Gelir şimdi annecim..." Dedim, gülümseyerek. Yine bu şehirde ayaz vardı. Yine ıssız, yine sessizdi...
"Esra!"
Naz'ın sesini duyduğumda kafamı çevirdim. Hızlıca geldi ve sarıldık. Yıllar sonra, kendi şehrimizde, kendi evimizde sımsıkı, yan yanaydık! Kalbim küt küt atarken, gözlerim doldu. Aklım eski Esra'ya gitti...
"Hoş geldin!" Dedi, sarılmayı bırakıp. Gülümsedim. "Yaz! Benim güzel bebeğim..." Naz ve Yaz birbirlerine sarılırken, ben bavulları bagaja koydum.
Arabaya bindiğimizde hafifçe cami açtım. Ayaz yüzüme çarparken, huzurluydum. Pişman olur muydum, bilmiyordum ama iyi ki gelmiştim! "Özledin mi Ankara'yı?" Naz, neşeli sesiyle bana soru sorarken cevap veremiyordum. Şehri özlemek demek, anıları özlemekti belki de. Ama ben bu şehirde geçirdiğim anılardan nefret ediyordum. "Sizi özledim." Dedim. Naz, bana baktığında gözlerimi kaçırdım. Duygularımı biliyordu. O da, en az benim kadar tedirgindi.
Çünkü, bu şehre gelmek demek Onunla karşılaşmak demekti.
Onunla karşılaşmak demek, ne demekti? İşte bunu bilmiyordum!"Naz teyzeme mi gidiyoruz?" Dedi, Yaz. Şimdilik öyleydi. "Evet, kızım. Kısa zamanda kendi evimize geçeriz." Dedim.
Gölbaşı'nda bulunan bir siteye geldiğimizde arabayı sitenin altındaki otoparka park ettik. Eve çıktığımızda kendimi çok huzurlu hissettim. "Tekrar hoş geldiniz!" Dedi Naz. Gülümsedim. "Hoş bulduk!" Yaz benden önce cevap vermişti bile. Bir artı bir, oldukça yüksek katta bulunan bir evdi. Yatak odasına bavulları, çantaları koyup salona geçtik.
"Yaz, hadi sen elini yüzünü yıka." Dedim. Akşam olmuştu. Çok yorgunduk. "Tamam anne." Dedi Yaz. Banyoya gittiğinde, salonda Naz ile başbaşa kalmıştık. "İnanamıyorum... Buradasın. Türkiye'de... Yanımızda. Çok mutluyum Esra! Çok!" Dedi Naz. Duygularımız aynıydı. Derin bir nefes aldım. Tekrar bu şehre ayak basmak hem çok huzurluydu hem de çok tehlikeliydi... "Gelmezsin diye düşünüyordum..." Dedi, çekinerek. Zor bir karardı. Ben bile şaşkındım aslında... "Özledim... Amerika, yabancı. Sokakları, çevresi bana çok yabancı. Yapamıyorum!" Dedim. Aslında yabancı olan sokakları değildi. İnsanlardı! Son sekiz yıldır insanlar çok yabancıydı...
"Ben geldim!" Dedi Yaz. Pembe pijama takımını giymiş, karşımızda duruyordu. Gözlerine baktığımda onun gözlerini hatırladım. Yutkundum... "Aç değilsin diye düşünüyorum... Yatabiliriz." Dedim. Uçakta yemiştik. "Aaaa! Olur mu, bir şeyler hazırlayım ben size." Dedi Naz. "Gerek yok ben yatacağım." Dedi Yaz yorgun sesiyle. "Oyyy... yat bakalım minik!" Dedi Naz. "Koltuğu açalım..." Dedim, düşünceli bir şekilde. "Benim yatağımda yatın, ben burada yatarım." Dedi Naz. Tam ağzımı açıp itiraz edecekken yine benden önce davrandı. "Ev benim, karar benim!" Göz devirip, kahkaha attım. Deliydi!
Yaz ile birlikte odaya geldiğimizde çift kişilik yatağa yattık. "Anne, ben ne zaman okula başlayacağım?" Dedi Yaz. "Annecim en kısa zamanda evi, okulu ayarlayacağım." Dedim. Mart ayındaydık. Sömestr sonrası okul değiştirmesi zordu. Ama hem şehir, hem ülke değiştirmişti. Alışacaktı! "Hadi annecim sen uyu artık..." Diye ekledim ve yanaklarına öpücük kondurdum. Üstünü örtüp odadan çıktım.
Salondan, balkona çıktım. Amerikan mutfaktı. Naz, kahve yapıyordu. Sigara yaktığımda, ıssız Ankara ayaklarımın altındaydı... Yıllar sonra, tam karşımda duruyordu. Işıkları ile geceyi aydınlatsa da o çok karanlıktı. Zalimdi! Omzumdaki kızıl saçlarım ile oynamaya başladığımda aklıma anılarım geldi. Kahverengi uzun saçlı, ela gözlü hayalleri olan bir kızdım ben. Mutlu, çalışkan, neşeli kızdım. Ankara tıp fakültesini kazanmış beyaz önlük giyme hayalleri olan bir Esra vardı. Sonra o Esra aşık oldu. Ayakları yerden kesildi. Aptal Esra sandı ki ayakları hep göklerde uçacak(!) Bir şeyler oldu, kötü şeyler... Ayakları yere çakıldı. Darbe aldı, yaralandı. Mezuniyetinde bile mutsuzda Esra. Hamileydi çünkü... Daha öğrenci olan kız hamileydi. Ailesi onu Amerika'ya yolladı. Eğitiminin geri kalanını orada tamamladı Esra. Acı çektikçe çalıştı, kendini meşgul etti. Saçlarını kesti, kızıla boyattı. Sonra çok iyi bir kadın doğum cerrahı oldu. Kadınların sesi, bebeklerin mucizesi oldu. Güçlü bir anne oldu. Kanmadı, inanmadı. Akıllandı! Kızı için yaşadı. Çünkü kızı kışını yaza çevirendi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elanın Karanlığı
General FictionÇünkü, bu şehre gelmek demek Onunla karşılaşmak demekti. Onunla karşılaşmak demek, ne demekti? İşte bunu bilmiyordum! *** Yayınlanma Tarihi:18 Haziran 2023 Bu hikayedeki olaylar tamamen hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlarla bir ilgisi bulunmama...