***Telefon saniyeler içinde kapandığında, hayretler içerisindeydim.
"Kimdi?"
Naz'a döndüm. "Bilmiyorum ki... Ses vermedi. Sinir oldum!" Dedim, öfkeyle. "Telefon çekmemiş olabilir mi? Bir daha ara istersen..." Dedi Dilek, kaşları çatık. Omuz silktim, "Gerek yok bence."
"Bence ara sen. Bilinmeyen bir numaraydı sonuçta. Bir yakının falansa..." Dilek, ısrarla aramamı isterken sıkıntılı bir nefes verdim. "Ben bir Yaz'a bakayım. O sırada ararım." Dedim. Kalktım ve içeriye girdim. Mutfaktan çıkıp, merdivenlere yöneldim.
Yaz'ın odasına geldiğimde kitap okuyordu. Saat onu geçmişti. "Bebeğim... Uyuyalım mı?" Diye sordum. Kafasını kaldırıp, bana baktı. "Tamam anne." Dedi ve kitabı bıraktı.
Yanına yattım. Sımsıkı sarıldık. Kokusunu içime çektim. "Seni çok seviyorum." Dedim. Ağzından ufak bir kıkırtı duyuldu. "Bende anne!" Dedi. Saçlarını okşamaya başladım. "Benim, bu hayattaki tek değerli varlığım sensin. Senden başka kimsem yok." Dedim. Yüzüme baktı. "Hep beraber yaşayacağız değil mi anne?" Diye sordu. Başımı salladım. "Sonsuza kadar... Kimse giremez bizim aramıza! Biz çok güçlüyüz annecim. Karşımıza çıkan her engelle hep savaştık. Yine olsa yine savaşırız!" Dedim. Gözlerim dolmuştu. "Savaşırız. Biz bir takımız!" Dedi Yaz. Tekrardan sarıldığımızda, ağlıyordum.
Hemen göz yaşlarımı sildim. "Hadi yat bakalım." Dedim. Başını salladı. "İyi geceler anne." Dedi. Gülümsedim. "İyi geceler meleğim. Çok güzel rüyalar gör. Ve mutlulukla uyan..." Dedim. Gözlerini kapattığında alnından öptüm. Üstünü örtüp, odadan çıktım.
Telefonumun ekranını açtığımda hiçbir arama yoktu. Az önce arayan kişi kimdi? Neden saniyelerce hiç konuşmadı? Ayrıca yüzüme kapatmıştı!
Gerilmiştim.
Aramayacaktım!
Telefonu hırkamın cebine koyup, aşağı indim. Dilek, toparlanıyordu. "Mert gelmiş. Gideyim ben artık..." Dedi. Başımı salladım. Kapı çaldığında, kapıyı açtım.
Mert gelmişti.
"Merhaba. Esra ben!" Dedim. Gülümsedi. "Mert ben de." Tokalaştık. "Daha önce tanışma fırsatımız olmamıştı." Dedim. Başını salladı. Uzun boylu, güler yüzlü biriydi. "Düğününüze gelememiştim... Bazı sıkıntılarım dolayısıyla." Dedim. Kaşları havalandı. "Önemli değil. Sonunda tanıştık." Dedi.
Dilek toparlandı. Mert, Almina'yı puseti ile beraber aldı. Dilek'de Uzay'ı kucağına almıştı. Uzay'da uyumuştu. "Görüşürüz canım benim..." Dedim. Sarıldık. "Görüşürüz, öpüyorum çok."
Naz ile vedalaştılar.
Gittiklerinde kendimi koltuğa attım. "Burada mısın sen?" Diye sordum Naz'a. Başını salladı. "Yarın Yaz'ı yine ben götürürüm." Dedi. Mahcubiyetle baktım. "Aslında diğer evde tek başına kalırdı. Ama buraya daha alışamadı." Dedim.
"Boşver böylesi daha iyi. Hem sadece birkaç gün. Sonra zaten okuluna başlayacak." Dedi Naz, beni rahatlatmak istercesine.
"Çok güzel bir geceydi. Ama artık ben yatayım." Dedim. Oldukça yorulmuştum. "Tamam canım. Ben de oturma odasında yatarım." Dedi. Başımı salladım. "Mutfağı toplayalım ama." Ayağa kalktığımda, güldü. "Hallettim ben onu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elanın Karanlığı
Ficción GeneralÇünkü, bu şehre gelmek demek Onunla karşılaşmak demekti. Onunla karşılaşmak demek, ne demekti? İşte bunu bilmiyordum! *** Yayınlanma Tarihi:18 Haziran 2023 Bu hikayedeki olaylar tamamen hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlarla bir ilgisi bulunmama...