23. Bölüm

427 19 1
                                    








***

Yaz'ın yanında, bizi karanlık günler bekliyordu.

Ankara bile yaz mevsiminde, griye dönüşürken anlamıştım ki; olağan bir şeydi.

Bizi karanlık günler bekliyordu.

Kliniğe doğru giderken, adını ağzıma almadığım adamın gülüşlerini düşündüm.

Hâlâ çok güzel gülüyordu.

Kliniğe geldim. Arabamı park edip, indim. Korkmuyordum. Geçmişten, yaşanmışlıklardan, o küçük ve toy kızın aptallığından korkmuyordum.

İçeriye girdim. Asistanı Piraye ile seansları konuşmuş, randevuları ayarlamıştık. Benim işime göre ve Naz'ın doluluğuna göre ayarlıyorduk.

"Merhaba," dedim Piraye hanıma. Hoş bir kadındı. Bilgisayarı ile uğraşırken, başını kaldırdı. Gülümsedi.

"Hoş geldiniz Esra Hanım. Naz Hanım sizi bekliyor." Dedi, sıcacık bir sesle. Başımı salladım.

"Tamam, kolay gelsin." Dedim. Merdivenlere yöneldim.

Gizem'in odası alt kattaydı. Ama Naz'ın odası üst katta bulunuyordu. Alt katta mutfak, Gizem'in odası ve hol bulunuyordu. Kırmızı ve beyaz koltuklar vardı. Piraye'nin masası da holdeydi. Bir de bahçeleri vardı. Holin sol tarafından dönünce bahçeye açılan bir kapı vardı. Küçük ama çok tatlı bahçeleri vardı. Biblo ve heykellerle süslenmiş, yuvarlak masalarla dekore edilmişti.

Naz, buranın hayalini liseden beri kurardı. Kliniği açmaya karar verdiğinde, aylarca özenle dekore etmişti. Her santimetre karesine kadar düşünmüşlerdi.

Odanın önünde durdum. Derin bir nefes aldım. Kapıyı çaldım.

"Gel."

Kapıyı açtım.

Kahverengi, uzun saçlı kız.

Esra değil.

Kahraman Doktor hiç değil.

"Ela Gözlü Sevgili."

"Hoş geldin, tatlım!" Dedi Naz, ayağa kalkarken. Neşeli sesi, bembeyaz odayı kaplamıştı. Yutkundum ve gülümsemeye çalıştım.

"Hoş buldum," dedim, otururken. O da oturdu.

"Ne içersin?"

Omuz silktim. "Acı bir kahve."

Başını salladı. Piraye'yi aradı. Ben de odaya göz atıyordum. Psikolog belgelerini asmıştı. Kitaplar vardı. Bir tablo vardı.

"Kahvelerimiz gelir birazdan." Ona döndüm. Başımı salladım. "Dün Dilek'de ne yaptınız?"

"Öyle," dedim, saçlarımı geriye atarken. "Sohbet ettik, yemek yedik. İşine aşık birisi olduğu için görüşme fırsatımız pek olmuyor!" Güldüm.

"Evet." Dedi, gülerken. "Kaldığımız yerden devam ediyoruz o zaman?"

"Ediyoruz." Diye mırıldandım.

Elanın  KaranlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin