"Sen nasıl feleksin, ben nasıl insan?Azer Bülbül, Felek."
•••
6 Ekim 1986, Ankara
Nevra ve Kenan'ın ilk çocuğu, ailenin ilk ve erkek torunuydu Emir. Bilecen ailesine hediye gibi gelmişti sanki. Cüneyt Bilecen, torununu eve kucağında getirdi. Herkesin gözü önünde, biricik gelini Nevra'nın istediği ismi koydu.
Adı Emir'di.
Nevra zorlu bir hamilelik geçirmişti. Stresle başa çıkmış, gergin zamanlar atlatmıştı. Zaman zaman aynanın karşısına geçip, doğurmak isteyip istememekte emin olamamıştı.
Nevra Bilecen için de zordu bu süreç. Sevmediği bir adamın kanını taşıyordu rahminde. Sevmediği adamın kanından bir çocuğu sevebilecek miydi? Onu kucağına aldığında bir anne gibi hissedecek miydi? Hiç emin değildi turuncu saçlı kadın. Turuncu saçlarıyla ve kehribar gözleriyle çok güzeldi Nevra. Öyle güzel bir kadındı ki, herkes hayrandı. Ama o Kenan'ın karısıydı. Varlıklı ve zengin ailenin ilk ve tek geliniydi. Kenan Bilecen ailenin tek çocuğuydu. Kıymetliydi. Varisti. Tekti.
Kenan bilecen, karısına tutkuyla bağlıydı. Aşk mıydı? Daha çok saplantıydı. Karısına dönüp aşkla bile bakamazdı. Kendisinden kıskanırdı Kenan Bilecen. Bir başkasının bakmasına tahammüllü olur muydu? Asla. Kendisi bile bakamazdı.
Yağmurla bir sonbahar sabahında dünyaya geldi Emir. Akşamüstü eve getirdiler. Adını koydular. Zaten adı hazırdı da, Nevra "Cüneyt," koyarlar diye korkmuştu. Fakat öyle bir şey mümkün değildi. Herkes çok seviyordu Nevra'yı. Zeki, zevkli, saygılı, güzel ve alımlı bir kadındı.
Babaannesi Piraye ve dedesi Cüneyt ile büyüdü Emir. Her dediği yapıldı. Babası "Aslan oğlum!" Diye büyüttü Emir'i. Büyük ve görkemli villada büyüdü Emir. Bahçesinde koştu, düştü, oyun oynadı. Yakışıklı, esmer, babası gibi karizmatik olacaktı Emir.
Fakat Emir bir sevgiden mahrum kaldı.
Anne sevgisinden.
Nevra, Emir'i sevmeye çok çalıştı. Kucağına aldı, emzirdi, büyüttü, oyunlar oynadı. Ama yapamadı. Her geçen gün babasına benzeyen bu çocuğu bağrına basamadı. Vicdan azabı çekiyordu. Üzülüyordu. Fakat sevemiyordu. Ne yapsa sevemedi oğlunu, Nevra. Sonra bir karar verdi. Henüz ilk adımlarını atmaya başlamışken, ondan uzaklaştı. Sahte sevgisiyle kandırmak istemedi Emir'i. Sahte bir sevgiyle avutmak yerine, anne sevgisinden mahrum kalmasını seçti.
Ve Emir Bilecen en çok annesini severken, turuncu saçlı annesinden hiç karşılık alamadı.
Emir derdi bunu. "Benim annem turuncu saçlı!" Derdi, devamlı. Çok farklı, çok güzel gelirdi. Hayrandı annesine. Her erkek gibi, o da hayrandı. Annesi gibi birisiyle evlenmek isterdi.
Bilecen ailesi Nevra'nın yapamadığı anneliği karşısında çok üzülüyorlardı. Tek torunlarının anne sevgisi görememesi ailedeki herkesi paramparça ederken, kimse sesini çıkaramıyordu. Nevra zaman zaman bunalıma giriyor, odasından çıkmıyordu.
Emir yıllar sonra da annesini hep öyle hatırladı. Annesinin başı ağrırdı. Hep başı ağrırdı. O yüzden sessiz sessiz oynardı oyunlarını. Daha çok baş ağrıtmak istemezdi. Evde egzoz sesi çıkararak, oyuncak arabalarını halıda sürmeyi çok severdi fakat annesi rahatsız olmasın diye fısıltıyla oynardı. Zaten biraz ses çıkarsa annesi hemen kızardı. Sonra da ağlardı. Annesini üzdüğünü zanneder, o da annesiyle ağlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elanın Karanlığı
General FictionÇünkü, bu şehre gelmek demek Onunla karşılaşmak demekti. Onunla karşılaşmak demek, ne demekti? İşte bunu bilmiyordum! *** Yayınlanma Tarihi:18 Haziran 2023 Bu hikayedeki olaylar tamamen hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlarla bir ilgisi bulunmama...