24. Bölüm

427 19 1
                                    







***

Bu adam, Namık Pektaş'ın yanında gördüğüm adamdı.

Namık Pektaş ne alakaydı?

Kanım dondu. Nutkum tutuldu. Kaşlarım çatılmış, onlara bakarken; nefes almadığımı fark ettim.

"İnsan insana benzer."

Namık Pektaş yalan söylemişti. Ben, gerçekten daha önce görmüştüm.

Elimi, göğsüme koydum. Nefes alışverişlerimi düzeltmeye çalışırken, kaşlarım çatılmıştı. Onlar, orada öylece konuşurken; benim nutkum tutulmuştu.

Ağır adımlarla, ilerlemeye başladım. Yanlarına gidiyordum. Beni fark ettiklerinde, sustular. Onun kaşları çatılmıştı. Gergindi. Bir şey olmuş olmalıydı.

"N'oldu?" Dedi, tok sesiyle. Onu umursamadım. Kim olduğunu halen bilmediğim adama baktım.

"Kimsin sen?!" Dedim, dan diye. Sesim yüksek çıkmıştı.

"N'oldu Esra?" Diye araya girdi Selim. Elimi kaldırarak, susmasını işaret ettim.

"Durun bi'! Kimsin sen? Tanıyorum ben seni. Gördüm." Dedim, tane tane. Sabrım kalmamıştı. O, bu adamı nereden tanıyordu?

Adam, ona döndü. Cevap vermedi. Susuyordu. Göz devirdim.

"Nerede gördün?" Diye araya girdi o. Yutkundum.

"İlk... Trafikte görmüştüm. Yan arabada oturuyordu. Bana bakıyordu. Göz göze gelince, kafasını çevirmişti." Tam devam edecekken, Selim yine araya girdi.

"Eee ne var bunda?"

"Geçenlerde Namık Pektaş'ın yanında gördüm. Hatta hatırlamaya çalıştım ama hatırlayamadım." Dedim, adama bakarak. Adam ise ısrarla susuyordu!

"Doğru," diye mırıldandı sonunda. Uzun boylu fakat ondan biraz kısaydı. Omuzları dik, saç ve sakal tıraşıyla dikkat çekiyordu.

"Namık Bey ne alaka?" Bu sefer ona döndüm. Hesap sorar gibi, elimi belime koymuştum. Sıkıntılı bir nefes verdi. "Kimsin sen?" Biraz bağırmıştım. Sıkıntıyla gözlerini yumdu.

"Gel," dedi, eve doğru adım atarken. Selim'e baktım. Omuz silkti. Ardından peşinden ilerledim. İçeriye girdik.

Ada tezgaha yaslanmıştı. Yüz hatları gergin, sıkıntılıydı. Bunalmış gibiydi. Bıkkın bakıyordu. Belki de konuşmalarını böldüğüm için kızgındı, bilmiyordum.

"Konuş!" Dedim. Demedim, emir verdim. "Namık Bey ne alaka?" Sanki bir gerçek öğrenmişçesine, aydınlanmışçasına kafamda yapbozlar birleşiyordu. Sürekli o hastanede olmaları, gizemli zenginliği...

"Ben, Pektaş Holding'de çalışıyorum."

Ne?

Ne dedi o?

Nerede çalışıyormuş?

Pektaş Holding?

"Ne?!" Diye bir ses döküldü dudaklarımdan. Hayretler içerisindeydim.

Elanın  KaranlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin