***Birlikte benim arabamla evden çıkmış, Yaz'ı almaya gidiyorduk. Hava kararmıştı ve tabii sürücü koltuğunda Kerim oturuyordu.
Evet, artık benim içinde Kerim'di.
Affetmemiştim. Sadece onu var etmiştim. Onu içimde var etmek, tekrardan yaşatmak büyük bir adımdı. Bu büyük adımlar Kahraman Doktor'un kalenin merdivenlerinden çıkmasına sebep oluyordu. Kahraman Doktor, kaleyi hiç bilmiyordu. Kale yabancıydı. Hiç dinlemediği bir şarkı, hiç okumadığı bir kitap gibiydi. Hiç izlemediği bir filmin başlangıcıydı fakat o film çok tanıdıktı. Hani bazı hikayeler başından bellidir ya, Kahraman Doktor bu hikayeyi tahmin edebiliyordu.
"Hani..." Dememle, bana döndü. Kaşları havalandı. "Bana artık bu şehre yaz geç geliyor demiştin ya, Yaz olmadığı için mi?" Sorumla gülümsedi.
"Evet," diye mırıldandı. "Yaz'ın olmadığı bir şehir de, yaz tabii ki gelmez." Yutkundum.
"Artık her mevsim yaz." Dedim, gülümsemeye çalışarak. Buruk bir tebessümle, kafa salladı.
"Her mevsim yaz." Ses tonu öyle netti ki, şüphem yoktu.
Ona dair bütün şüphelerim, yok olmuştu.
"Bize geçelim." Konuyu değiştirdim. "Otururuz."
"Tamam." Dedi, sadece.
Eryaman'a doğru giderken, saat altıyı geçmişti. Hava kararmasa da, güneş yok olmuştu. Camlar açık olduğu için saçlarım rüzgarda uçuşuyordu. Ve ben bu hissi çok seviyordum.
Arabayı park edip, indik. Birlikte asansöre bindik. Gözlerimizi kaçırıyor, birbirimize bakmamak için direniyorduk.
Asansör açıldı, indik. Kapıyı çaldım. Kapı kısa süre içinde açıldı.
Açan Dilek ve kucağındaki Almina'ydı. Dilek'in gözleri kocaman açıldı ve kısa bir süre şaşkınlıkla yüzümüze baktı. Yutkundu. Şaşkınlığını gizlemeye çalışarak, toparlandı.
"Yaz'ı almaya geldik de..." Dedim, ben de gerilerek.
"Yaz... He, heee... Yaz... Doğru ya! Çağırayım ben." Dilek kendini toparladığında, Yaz'ı çağırmaya gitti.
"Dili tutuldu," diye mırıldandı Kerim. Ufak bir kahkaha attım.
"Sorma!" Dedim, gülerek.
"Sen mi geldin?" Yaz ve Uzay gelmişti. Yaz, Kerim'i görünce şaşırdı.
"Evet, seni almaya geldim." Yaz gülümsedi. Uzay'a döndü.
"Görüşürüz Uzay." Dedi, sarılarak.
"Bay bay aba." Dedi Uzay, el sallayarak.
"Görüşürüz güzel kızım, yine gel." Dilek, Yaz'ın saçlarını okşadı. Vedalaşmalarını beklerken, Almina'yı seviyordum. Tekrardan Almina'yı, Dilek'in kucağına verdim.
Dilek ile vedalaştıktan sonra, asansöre bindik.
"Sen de mi bize geleceksin?" Diye sordu Yaz, Kerim'e.
Kerim başını salladı. "Evet." Dedi.
Arabaya bindik. Yaz arkada, biz önde eve gidiyorduk.
Hayallerimiz yarım kalmıştı. Bugün konuştuklarımız, ne yazık ki hiçbir şeyi değiştirmiyordu. Benim çektiğim acıları, kızımla beraber uzaklara gidişimi değiştirmiyordu.
İçimde bir ses vardı, susturamadığım bir ses. Bağıra çağıra bana söylüyordu gerçekleri ve ben de kendime inkar etmek istemiyordum.
Gerçekler şu ki;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elanın Karanlığı
General FictionÇünkü, bu şehre gelmek demek Onunla karşılaşmak demekti. Onunla karşılaşmak demek, ne demekti? İşte bunu bilmiyordum! *** Yayınlanma Tarihi:18 Haziran 2023 Bu hikayedeki olaylar tamamen hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlarla bir ilgisi bulunmama...