13. Bölüm

739 38 16
                                    





~~~

28 Mayıs 2023, Pazar

Kerim'in anlatımıyla

                                                                                                                                                                    Ankara

"Ela gözlüm ben bu elden gidersem,
Zülfü perişanım, kal melul melul.
Kerem et aklından çıkarma beni,
Ağla, gözyaşını sil melul melul...

Elvan çiçekleri takma başına,
Kudret kalemini çekme kaşına,
Beni ağlatırsan, doyma yaşına,
Ağla, gözyaşını sil melul melul..."

Diz üstü bilgisayarımda kısık sesle çalan şarkıya kulak verdim. Yeterince yorulmuştum. O tanıdık şarkının melodisi, beni dinlendiriyordu. Beni maziye götürüyordu.

"Kerim bey, misafiriniz geldi." Canan, aralık kapıdan kafasını uzatmıştı. Çalışma odasındaydım. Geldiğimden beri, üzerimi bile değiştirmeden çalışma odasına girmiş yaklaşık bir saattir çalışıyordum.

"Tamam, geliyorum." Dedim.

Kravatımı ve ceketimi fırlatmış, siyah gömlek ve pantolon ile kalakalmıştım. Esra'nın garip gelen takım elbiselerimi çıkarmak bilmiyordum. Yavaşça kalktım ve çalışma odasından çıktım. Çalışma odasını kilitleyip, anahtarı cebime attım.

Ağır adımlarla koridordan yürüdüm ve merdivenleri indim. Salona yürüdüm.

Yine endişeli, gergin, stresli bir şekilde bekliyordu beni. İki büklüm oturmuş, yerdeki halının desenlerini inceliyordu. İçten içe vicdan azabı çekiyor, yaptığı hataları sorguluyordu.

Boğazımı temizleyerek, içeri girdim. Kafasını kaldırdı ve bana baktı. Aniden ayağa kalktı.

"Hoş geldin!" Dedim, tok bir sesle. Mesafeli ve seviyeliydim.

"Hoş buldum!" Dedi ve oturdu. Oturduğu üçlü koltuğun yanındaki, tekli koltuğa oturdum. Onun aksine rahat, umursamazdım.

"Durumlar ne?" Diye sordum. Merak ettiğimi öğrenmem, yeterdi. Fazla sohbete lüzum yoktu.

"Karışık gibi." Dedi, tek düze. Sıkıntılı bir nefes verdi. Şekerli parfümü, yüzümü buruşturuyordu. Bu kadın hep çok zevksizdi.

"Niye? Ne oldu ki?" Diye sordum, merakla. Kaşlarım çatılmıştı.

"Fazla durgun. Üzgün, öfkeli." Dedi. Rapor verir gibi anlatıyordu. Cevap vermedim. Devam etmesini istiyordum.

"Offf!" Dedi. Göz devirdi. Ne olmuştu? "Benim içim hiç rahat değil!" Diye ekledi, endişeyle. Yüzümde samimiyetten uzak bir gülümseme belirdi.

"Yapmadan önce düşünseydin!" Dedim.

"Ne yapması ya?! Beni mecbur bıraktınız! Beni rahat bırakmadınız ki!" Diye başlamıştı yine. Her seferinde aynı cümleleri söylüyor, isyan ediyordu. Kendi istemişti. Şimdi ise yakınında olduğu için, vicdan yapıyordu.

En nefret ettiğim insan tipiydi. Çıkarcı bir arkadaştı. Eğer gerçek bir dost olsaydı; kafasına silah dayadığım gün, gözlerini kapatır, ölümünü beklerdi. O ise, bağırmış çağırmış, kabul etmişti.

Esra'nın överek, gururla anlattığı ve canından çok sevdiği en yakın dostu Naz'dı karşımdaki kadın. İsyan ederek, yaptıklarından vicdan azabı çekiyordu. Ancak, bunları 8 sene önce düşünecekti.

Elanın  KaranlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin