13

26K 632 57
                                    

Abim ortaokul için İstanbul'a gitmişti. Daha gideli birkaç gün olmuştu. Onu ozluyordum. Abimin bana bıraktığı bir oyuncak ayı vardı. Onu kucağıma aldım ve sarıldım.

Kapı çarpma sesi duyuldu. Vehmi evden çıkmış.

Koşarak mutfağa gittim. Annem de oradaydı.

"Anne anne."
"Dur kızım. Efendim noldu."
"Dışarı çıkabilir miyimmm?"
"Çok uzaklaşma."
"Yok yok. Salıncakta sallanicam."
"Tamam kızım."

Ayakkabılarımı giydim. Koşarak evden çıktım. Evin bahçesindeki salıncağa oturdum. Bir elimde oyuncak ayım vardı. Diğer elimle de zinciri tutuyordum.

Kendi kendimi sallamaya çalışıyordum. Bir el geldi ve beni itti. El çok büyüktü. Kafamı çevirip baktım. Beni sallayan ve pis pis sırıtan kişi vehmiydi.

"Dur..."

Vehmi durmadı. Elleri tüm vücudumu kaplıyordu. Beni hızlıca sallıyordu.

"Dur. Durmak istiyorum."

Beni dinlemiyordu. Kahkahalar atarak beni sallıyordu. Çok hızlı sallamaya başladı. Salıncaktan düşmemek için iki elimle de zincileri tuttum. Oyuncak ayım yere düştü. Ağlamaya başladım.

"Durmak istiyorum! Lütfen dur."

Salıncak sanki devasa olmuştu bir anda. Vehminin kahkahası da giderek yankılanıyor ve igrenclesiyordu.

"Lütfen. Durmak istiyorum."

Son kez bir daha ittiginde hiza dayanamadım. Zincirleri tutamadım. Havadayken salıncaktan düştüm. Ama yere çarpmadan önce birisi beni tuttu.

Yüzüne baktım. Sarışın yeşil gözlü yakışıklı prensim gökhan'dı beni tutan. Beni kolları arasında tuttu. Sarıldı bana.

"Korkma güzel kızım. Ben burdayım."

Gökhan beni pışpışlıyordu. Onun sesi ve nefesiyle beraber vehminin gülüşleri yok olmuştu. Beni kucağından indirmeden ayicigima doğru gitti. Yerden ayicigi aldı ve bana verdi.

Arabada sanki bayılmıştım. Gözlerimi açtığımda bir otel odasındaydim. Yataktan kalktım.

"Gökhan."

Odada yoktu. Küçük odadan çıktım. Burası oda değil evdi sanki. İçeriye baktım. Kimse yoktu. Mutfak tarafına bakarken bir telefon sesi duydum. 

Sehpanın üstünde bir telefon gördüm. Telefon çalıyordu. Bilinmeyen numaraydi. Cevapladım.

"Gökhan şen?"
"Yanlış numara."
"Siz kimsiniz?"
"Yanlış numara hanımefendi. Gökhan Şen'in telefonu değil bu."
"Gökhana babasını aramasını söyleyin."

Telefonu kapattım. Gökhan şen mi? Gökhan'ın soyadının çelik olduguna adım kadar emindim. Ayrıca babası mi? Gökhan'ın babası ölmedi mi?

"Gökhan!"

Banyoda olabilir düşüncesi ile oraya gittim.

"Gökhan... İçeride misin? Giriyorum içeri."

Ses gelmedi. Ben de kapıyı açtım. Karşımda havlusu düştü düşecek Gökhan vardı. Saçlarını yapıyordu. Bana baktı.

"Selinim... Uyanmışsın."

Ona yaklaştım. Bana sarıldı. Teni nemliydi. Sarıldıktan sonra beni bıraktı. Yüzüne uzun uzun baktım.

Gökhan Şen

Sen kimsin?

"Selin?"

Düşüncelerimden çıktım.

"Efendim?"
"Nasılsın güzelim?"
"Yorgunum. Kendimi pis hissediyorum."

Yanağıma hafif bir öpücük kondurdu. Vücudunun nemi bana geçmişti sanki.

"Hadi sen de duş al. Kendine gel."
"Kıyafet..."
"Ben hallettim her şeyi."
"Teşekkür ederim."
"Etme. Hadi duşa gir."

Gökhan rahat etmem için banyodan çıktı. Suyu açtım. Yavaşça soyundum. Aynanın karşısında kendime baktım. Tiksindim. Her yerime o pislik dokunmuştu.

Suyun içine girdim. Su pisligimi akitmiyordu.

Suyu en sıcağa ayarladim. Vehmi gözümün önüne geliyordu. Sanki onu yakiyormus gibi vücudumu yaktım. Parmak izlerini vücudumdan kazıdım. Tırnaklarımı iyice surttum.

Gökhan gelip suyu kapatana kadar hiçbir şeyin farkında değildim.

"Selin. Tamam geçti güzelim. Geçti. Naptın be sevgilim?"

Beni havluya sardı. Ona baktım.

"Gökhan."
"Sstt. Bir şey yok. Şimdi bebeğim olma vaktin."

Beni kucağına aldı. Gerçekten kundaktaki bebek gibiydim.

Beni odaya götürdü. Yatağa bıraktı. Oturdum.

"Bekle."

Odadaki mini buzdolabından buz paketleri aldı. Yavaşça vücuduma sürdü. İyi geliyordu. Hem üflüyor hem de buz tutuyordu. Soğuk acitmssin diye direkt bastirmiyordu.

"Gökhan..."
"Acittim mi."
"Hayır."
"Bekle selinim. Halledicem."

Vücudumun her tarafında buz torbalarını gezdirdi.

"Buzlar eridi sayılır. Dolaba geri koyim. Soğuduktan sonra tekrar yaparız olur mu?"

Evet anlamında başımı aşağı yukarı salladım.

Poşetler vardı. Onları kurcaladi. Kıyafetler almıştı belli ki.

İçinden iç çamaşırı ve uzun bir tişört çıkardı.

"Bunları giysen yeter."

Giymeme yardım etti. İç çalmasını bacaklarımdan geçirdikten sonra kalçamı hafif havaya kaldırdım.

Tişörtün kolunu kıvırdı. Hiç degdirmeden giydirdi. Saçlarımı tişörtün içinden çıkardı.

Bir tarak ve saç kurutma makinesini aldı.

"Don bakalım."
"Kendim de yapabilirim."
"Sssttt bebeğim olacaksın dedim."

Gökhan saçımı hem taradi hem kuruttu.

"Elime de her iş yakışıyor."
"Kim bilir kaç kıza bunu yapmışsındir."
"Sadece kendi kızıma bu ilgiyi gösteririm."
"Ve bana."
"Sen benim güzel kizimsin zaten."

Gökhan bana bu şekilde davranırken bir yandan ihanet edilmiş o beş yaşındaki çocuğa da bu şekilde davranıyor gibi hissediyordum.

Gökhan işini bitirmişti. Saçlarım kurumuştu. Karşıma oturdu.

"Biraz daha dinlenmek ister misin?"
"Yani emin değilim."
"Beraber uyuyalım mi?"
"O zaman olur."

Gökhan beni çok sıkıştırmadan yanıma uzandı. Göğsüne uzandım. Saçlarımla oynadı.

"Gökhan."
"Hı?"
"Ne yapacağız?"
"Her şey çok güzel olacak sevgilim. Her şeyi halledicem ben."

Gözlerim kapalıydı. Mayismistim.

"Abim bizi istemeyecek."
"Biliyorum."
"Abim seni benden daha çok seviyor."
"Deme öyle şeyler."
"Öyle ama. Kendisi de söyledi. Üç sene önce sen yoktun o vardı dedi. Diğer herkes de öyle. Bir tek ben yoktum."
"Diğerleri umrumda bile değil. Ben en çok seni seviyorum."
"Ya abim? Abimi seviyor musun?"

Cevabını bekleyemeden uyumuştum.

o otelde iki gün daha kaldık. Sonunda İstanbul'a dönme zamanı gelmişti.

Abimin arkadaşı (+18) -Yeniden YazılıyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin