Geçmişteki Ashira'dan
Odama girip kapıyı kapattığımda, yüzümün yandığını hissediyordum. Kapıya yaslanıp yere oturdum, ellerimi yanaklarıma bastırdım ve derince nefesler aldım.
Boynumu öptü...
Neden izin verdim bilmiyordum, utanıyor ve vicdan azabı çekiyordum. Fakat güzeldi... Dudakları soğuktu ve çok nazikti...
Gözlerimi kapatıp iç çektim, Kendine gel Ashira... Ölüm Yiyen olma ihtimali var.. biliyorsun...
İçimden kendime hakim olmak istercesine sözler fısıldadım, aradan dakikalar geçtiğinde ve kendime geldiğimde kapı eşiğinden kalkıp önce kirli kıyafetlerimden kurtuldum, sonra duşa girdim.
Midemde garip bir his vardı, aynı anda hem mutluluk hem korku yaşamanın hissi.
Ama sonra duşta öylece durup düşünürken içimden bir ses abartmamamı söyledi. Sonuçta, Malfoy'dan söz ediyoruz. Sevgilimden ayrıldıktan sonra patavatsızca bana yaklaştı... Hem o kadar çok kızla geçmişi varken bana yaptığı şey onun gözünde büyük bir şey bile değildir.
Benim yaptığım gibi salakça öpücüğü düşünecek değil ya... Aptal duruma düşmemeliyim.
.
.
.
.
Ertesi gün, tüm tenefüsler ve dersler Malfoy'la göz göze gelmemeye çalışmak, onunla aynı sıraya denk gelmemeyi dilemek gibi şeylerle geçti...Sanki alaycı ve utanmaz Ashira Weasley uçup gitmiş gibi hissediyordum.
Ve bundan nefret ediyordum. Bir erkeğin beni utandırmasından nefret ediyordum.
Yine gryffindor ve slytherin ortak dersiydi, günün son dersi olamalıydı. Malfoy çapraz solumda oturmuş, sırıtışı sol tarafımı delip geçiyordu.
Ders kitabını dikmiş, başımı sıraya yaslamış şekilde resmen kitaba sığınıyordum. Onunla göz teması kurduğumda, neredeyse dudaklarını tekrar boynumda hissediyordum.
"Kitabı böyle tutucaksın" diyerek homurdandı Hermione. Kitabımı elimden çekip önüme koydu, sıraya yasladığım başımı kaldırmam içinde alnımdan geriye doğru ittirdi.
"Merlin aşkına, ne oluyor sana bugün?" Dedi kaşlarını çatarak. "Ron zehirleniyor, Harry aptal bir kitaptan başını kaldırmıyor, sen ise deli gibi davranıyorsun. Nasıl başa çıkacağım sizinle?"
Saçlarımı düzeltirken mırıldandım. "Karnım ağrıyor... ondan sıraya yatıyordum."
Beni süzdü, daha sonra sorgulamak istemezcesine önüne döndü. İşaret parmağını kitaba bastırdı "Derse odaklan"
"Tamam" diyerek dirseklerimi masaya koydum ve profesörü dinlemeye başladım. Malfoy'un alaycı bakışını hissederken bunu yapmak çok zordu.
Buna rağmen profesörün sözleri dikkatimi çekmişti. "Ve dev bir ışık patlaması olur. Bir çatırdama. Ve zaman durur. Derken tersine döner, biraz düşünür ve geri sarmaya başlar, önce yavaş yavaş... Sonra hızlanır."
Kolumla Hermione'yi dürttüm, "Neyden bahsediyor bu?"
Sorum onu sinir etsede, cevapladı.
"Zaman döndürücü..""Oh, tamam"
Tekrar önüme döndüm, göz ucumla Malfoy'a baktım. Bu sefer o da profesörü dinliyor, alayla bana sırıtmıyordu.
Sanki bu konu ilgisini çekmiş gibiydi.
Profesörün tekrar yükselen sesiyle irkilerek yeniden önüme döndüm.
"İki türü vardır gençler, birincisi; Tipik zaman döndürücüler ve Gerçek zaman döndürücüler" dedi ve tahtaya yansıttığı görseli işaret etti. "Gidilen zamanda, en uzun süre olarak beş saat kalınabilir... Daha fazlası kişinin zihinsel ve fiziksel olarak zarar görmesi demektir."Geçen yıllarda Hermione'nin kullandığı kolyeydi... şimdi hatırladım.
O zamanlar pek ilgimi çekmemişti. Zaten hakkında bildiğim tek şey, Profesör Dumbledor'un, Hermione'nin ve Sihir Bakanlığının zaman döndürücülere sahip olduğu. Bir de Malfoy'lar... Okuduğum bir makalede onlarında bu zaman döndürücülere sahip olduğu söyleniyordu.
Çok tehlikeli bir şey olduğu belli... Asla kullanmazdım.
.
.
.
.Günün son dersi de bittiğinde, Harry'le revire gitmiştik. Madam Pomfrey sonunda Ron'u yarın çıkartabileceklerini söyledi, çok sevinmiştim.
Üçümüz revirde biraz takıldıktan sonra Harry beni odama bırakmak için zindanlara doğru benimle geliyordu.
Bu sırada hala yanından ayırmadığı o kitaba kaydı gözüm. "Sence de resmen kitap kurdu olmadın mı?"
"Bu farklı" dedi "Farklı bir tür kitap"
Eski, yıpranmış kitaba bakıp kıkırdadım "Potter öyle diyorsa"
Gülümseyip kolunu omuzuma attı "Sana bir şey soracağım Ash"
"Dinliyorum" dedim başımı sallayarak.
"Malfoy... Onu hiç şey görüyor musun... bilirsin, garip. Demek istediğim, geçen gün onu şüpheli gibi karanlıkta dolanırken buldum.. Sonra takip ettim ama köşeyi döndüğümde yok olmuştu sanki."
Malfoy'un adı geçtiğinde normal davranmaya çalıştım.. Sanki samimi olmamışız gibi.
"Onu bazen sadece ortak salonda otururken görüyorum, garip davranmıyor pek" dedim, daha sonra bir umutla sordum. "Sence... saçma değil mi? Ondan şüphelenmek... Belki sadece bildiğimiz sıradan Malfoy'dur."
"Bilmiyorum" dedi iç çekip kolumdaki omuzunu hareket ettirerek. "Tek bildiğim eğer tahminlerim doğru ise, Malfoy onlardan biri ise, onun ensesinde olacağım."
Sesinde, bir şeyler biliyormuş ama bana söylemiyormuş gibi bir hava vardı. Mırıldandım "Eğer öyleyse.. bende senin yanında olurum"
Gülümsedi "Sen hep yanımdasın, söylemene gerek yok"
Gülümseyerek ona sarıldım, bir yandan içimde garip bir his vardı.
Korku.
"Hadi yasak başlamadan odama dönmeliyim" dedi Harry hala sarılırken.
Daha sonra beni slytherin ortak salonunun önünde bıraktı ve kendi ortak salonuna döndü.
Ortak salona girdiğim anda gözüm dün oturduğum kanepeye kaydı. Bir kaç öğrenci orada oturmuş sohbet ediyordu. Salonu süzdüm, Malfoy yoktu. Rahatlamış şekilde iç çektim.
Onunla karşılaşmak şuanda dilediğim ilk şey değil...
Kızlar yurduna doğru ilerleyip, odamın kapısına yaklaştım. Tam kapıyı açıyordum ki kapının üzerine bantlanmış yazıyı gördüm.
Kağıdı kapıdan çekip avucuma aldım, iç çektim.
[Devamı için hazır olun... Sanırım birazcık Melez Prens filmi hayranlığım kabardı. Bu bölüm sizlere azda olsa Zaman Döndürücü'yü anlatmak içindi:)]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐓𝐢𝐦𝐞 𝐓𝐮𝐫𝐧𝐞𝐫 | 𝐃𝐫𝐚𝐜𝐨 𝐌𝐚𝐥𝐟𝐨𝐲
Fanfiction❝Cesur sevgilim.❞ Zamanın akışı o gün, 1997 Haziran ayının 29'unda değişmeye başlamıştı. Draco nelerin değişeceğini görmek için geleceğe dönerken zaman onun arkasından hunharca akmaya devam etmişti. Sadece bir Weasley kızı için. • 𝐬𝐦𝐮𝐭 - ꨄ︎ • �...