❝30 June❞

1.6K 116 50
                                    

29.06.1997
Geçmişteki Draco'dan

İhtiyaç odasına girerken hala Ashira'nın ıslanmış yanakları, titrek sesi, çaresiz kelimeleri vardı aklımda.

Buna mecburdun diye kendime hatırlatıyor, bir nevi kendimi teselli etmeye çalışıyordum.

İhtiyaç odasına girdiğimde Theo ellerini cebine katmış bana bakıyordu. "Ashira'yla nasıl gitti?"

"Berbattı" dedim mırıltıyla ona yaklaşırken. "Çok kırdım onu... Ağlattım."

Bana bakıp anlayışla başını salladı "Endişelenme, bir çözümü olur illa"

"Sanmıyorum" dedim iç geçirerek. "Neyse... zamanımız çok az Theo, hızlı olalım"

Daha sonra aklımda Ashira varken yapmaktan en nefret ettiğim şeyi yapıp görev için dolabı hazırlamaya koyuldum.

Özür dilerim Ashira, keşke bazı şeyleri değiştirebilseydim. Keşke biraz daha erken öpseydin beni, çok mu zordu tanrının bizi daha erken aşık etmesi?

Büyük ihtimalle şu an ağlarken ne kadar bencil olduğumu düşünüyorsundur. Seni sadece kendime saklamak, sana biraz daha fazla dokunabilmiş, bakabilmiş olmayı dilemek, ertesi gün senden ayrılacağımı bile bile seni öpmek bencillikse...

Evet, kesinlikle bencilim.
.
.
.
.

29.06.1997
Geçmişteki Ashira'dan

Ağlamalarım ve hıçkırıklarım devam ederken onun odasındaki pijamalarımı, eşyalarımı topluyordum.

"Belki de başından beri arkadaşlarından vazgeçmememliydin"

Bu sözü aklıma geldikçe kendime lanet okuyordum. Aptal Ashira, aptal... Bir erkek uğruna herkesin senden uzaklaşmasına izin verdin. Sonuç ne? Her köşesinde anınız olan odasından ağlayarak eşyalarını toplamak.

Çok yalnız hissediyordum, çok. Draco, abimler, Harry'ler... Herkes gitmişti. Geri dönerler miydi, hiç bilmiyordum. Koskoca hogwarts'ta yalnız kalmayı başarmıştım.

Eşyalarımı alıp odasından hışımla çıktım, kendimi odama, yatağıma attığımda daha da çok ağladım. En son ne zaman böylesine ağlamıştım bilmiyordum bile.

O gün akşama kadar ağladım, ihanet gibiydi güçlü yanıma ama duramadım. Elleri olmadan üşüyordum, dudaklarım çok boştu. Yatağım, odam... Hani çok seviyordu odamı?

O gün ormanda çektiğim ve duvara, sevdiğim diğer insanların yanına asılmış fotoğrafı ben ağlarken tokat gibi geliyordu yüzüme.

Yıllar sonra geçerdi bu acı, kimse kimsenin yasını tutmazdı yıllarca. Bunu anlayabilecek olgunluklaydım ama aynı zamanda hala çocuktum. Terk edildiğim için nefesim tükenene kadar ağlayabilecek kadar çocuk.

Gece saat 2 sularında hala uyanıktım, sarılmaya ihtiyacım vardı. Kimseye de gidemezdim sarılmak için. Şimdi o olsa sarılırdı bana, gerçi onun için ağlamıyor muydum zaten? Burda olsaydı ağlamazdım.

Haklıydı. En başından arkadaşlarımı bırakmamalıydım. Tehlikenin ve çıkarların kol gezdiği bu aptal dünya da neyime güvenip herkesi geride bırakmışta aşık olmuştum?
.
.
.
.

30.06.1997

Ertesi sabah yatağımdan sadece soğuk duş için çıkmıştım. Duştan sonra pijamalarımı giymiş camımın önünde oturuyordum.

𝐓𝐢𝐦𝐞 𝐓𝐮𝐫𝐧𝐞𝐫 | 𝐃𝐫𝐚𝐜𝐨 𝐌𝐚𝐥𝐟𝐨𝐲Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin