❝Mr. Duck and Miss Rabbit❞

1.8K 124 162
                                    

Geçmişteki Ashira'dan

Draco'yla ilişkimizin tam dördüncü haftasıydı. Bu da demek oluyordu ki haftalardır konuşmuyordum arkadaşlarımla.

Yabancılar gibi gelip geçiyorduk birbirimizin yanından. Yalnızca altın üçlü, Ginny ve Neville'de değil. Dean, Seamus gibi bir çok gryffindorlu benimle eskisi gibi değildi.

Slytherinlilerle ise işler biraz değişmişti.

Okulun ilk başlarında zorbalıklarından saçlarımı boyadığım, kimsenin yanıma oturmadığı, odalar seçilirken kimse benimle kalmak istemediği için yıllarca oda arkadaşım olmadan tek başıma kaldığım Slytherin binasında değişiklik vardı.

Açıkçası bu değişiklik sinirimi bozuyordu. Sebebi şuydu, Theo ve Draco ile arada sırada ortak salonda konuşuyorduk, bunu gören kızlar benimle samimiyete girmeye çalışıyorlardı. Theo'yu anlıyorum ama Draco'ya ilgi duyduklarını bu kadar hissetmek kıskanmama sebep oluyordu.

Bir yandan slytherin erkekleri ise resmen benden kaçışıyorlardı, ki bu durumdan gayet memnunum. Olan şuydu, Theo Draco'yla sevgili olduğumuzu bildiği için bana yanaşmaya çalışan herkesi Draco adına uzaklaştırıyordu. Yanaşmak bir kenara dursun, benden not istemeye bile çekinecek hale getirmişti onları.

Harry, Ron, Hermione... Hepsini özlüyordum. Ama bir yandan Theo ve Draco'ya alışmaya başlıyordum.

Bazen astronomi kulesinde Draco'yla oluyorduk, bu nadir anlara Theo da katılıyordu ara sıra. Bu sayede birine yakalanırsak Draco'yla baş başa kuleye çıkan çift olmaktansa üç arkadaş kuleye çıktığımız için daha az azar işitiyorduk.

Kuleye çıktığımızda ben sıklıkla Draco'nun omuzuna yatıyordum, o saçlarımı okşarken bana yıldızlardan tutun çocukluğuna kadar pek çok şeyi anlatıyordu.

Bu konuşmaların arasında Theo her zaman ona laf sokuyor, şaka yapıyordu. Açıkçası, Theo'ya bu baş başa kaldığımız anları bozduğu için kızgın değildim, aksine sevmiştim onu.

Sıcak kanlı, şakacı ve kesinlikle güvenilirdi. Draco da ona güvendiği için gelmesine izin veriyordu zaten. İyi arkadaşlardı. O da rahattı Theo yanımızdayken. Çünkü biliyordu arkadaşının asla sevgilisine yan gözle bakmayacağını, onun olmadığı ortamlarda yeri geldiğinde sevgilisini koruyacağını.

Bir de bu dört haftalık sürede Draco'yla tamamen baş başa olduğumuz zaman dilimleri vardı... İkimizinde her türlü, iyi ya da kötü düşüncelerden arındığımız anlar.

Öpücüklerine alışmıştım, her yerimi onlarla doldururken artık utanmıyor karşılık veriyordum. Seviyordu karşılık vermemi, utanmamdan çok özgüvenli olduğum anları seviyordu.

Sıklıkla benim odamda uyuyorduk. Sebebi, hem Draco'nun odasına bazen arkadaşlarının uğraması hem de, Draco'nun bana burayı huzurlu bulduğunu söylemesiydi.

Seviyormuş odamı. Hafif dağınık halini, onun odasının aksine her rengi bulundurmasını, lüks ve süslü şeyler yerine anısı olan ve genellikle benim ellerimle yaptığım şeylerle donatılmış olmasını hoş buluyormuş.

Öyle ki bazen geceleri uyandığımda onu yatağımdaki peluş tavşanıma sarılmış halde bulduğum bile oluyordu. Bunu ona söylediğimde sonuna kadar itiraz etmişti.

Evet... bugün yalnızca dördüncü haftamızdı ama Draco sanki evlilik yıldönümü gibi heyecanlıydı. Birbirimize hediye vermek konusunda sözleşmiştik, özel bir gün olmasını istemişti.

Şu an gözlerimi elleriyle kapatmış, beni bekletiyordu. "Hadi!" diye söylendim merakla.

"Tamam tamam, açıyorum" dedi gülerek, ardından gözlerimi açtı.

𝐓𝐢𝐦𝐞 𝐓𝐮𝐫𝐧𝐞𝐫 | 𝐃𝐫𝐚𝐜𝐨 𝐌𝐚𝐥𝐟𝐨𝐲Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin