Geçmişteki Ashira'dan
O noel akşamı saatlerce düşündüm.
Ne hissettiğimi ya da hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Beni terk eden adam gelecekte pişman oldu ama ben başka birisiyle evlendim diye vicdan azabı mı çekmeliydim? Hayır, sanmıyorum. Theo'nun bana o anıları izletmesinin sebebi kesinlikle vicdan azabı çekmem ya da kötü hissetmem için olamazdı.
Geleceği değiştirmek.... Bunun anlamı Draco'yla barışmam demekti. Güçlü yanım bunu istemiyordu, terk etti o seni Ashira, saçmalama. Ailenle arkadaşlarınla aran yeni düzelirken yapma bir daha bunu, diyordu.
Diğer yanım ise, onu bu korkunç gelecekten çekip çıkartmak, şu an onun kollarında olmak, şefkatli öpücüklerini ve ellerini hissetmek istiyordu. Hatta belki bir çocuk gibi onun kollarında ağlamak istiyordu.Ya Axel? Gelecekte onunla oluyorsam ama şimdi rotamı şaşırıp Draco'ya dönersem ona ne olur? Bu bencillik olmaz mı... Hem de son zamanlarda ona umut vermişken.
Ne yapacağıma karar vermiyordum. Dışarıda yağan kar odamın penceresine çarparken resmen bana düşüncelerimi unutturmak istiyordu.
Topuklularımı çıkartıp elbisem hala üzerimdeyken battaniyemin altına girdim. Karı seyrederken bir yandan yavaş yavaş uykuya daldım. Bedenim bu zaman karmaşasında oldukça yorulmuştu.
.
.
.
.Sabah normalden çok geç uyandım, kahvaltıyı bile kaçırmıştım.
Sıcak bir duş alıp, üzerime yeşil, yılan armalı kazağımı ve altıma siyah eteğimi, eteğimin altına da kalın çoraplarımı giydim. Gümüş kolyelerimi ve takılarımı takıp siyah botlarımı giydim ve çantamı alıp odamdan çıktım.
Ortak salondayken gözlerim onu aradı ama ne o, ne de Theo ortalıklarda yoktu.
Sınıfa girip her zamanki yerime oturdum, o sırada Axel da sınıfa girdi. Bana bakıp gülümsedi, yanıma oturduğunda "Günaydın" dedim yalnızca.
Ders boyunca Axel'la konuşmamaya özen gösterdim, aklımın bulanmasını ve ona daha fazla umut vermek istemedim.
Çünkü o günün ilerleyen saatlerinde ortak salonda Draco'yu gördüğümde ne yapacağıma karar vermiştim. O anılarda gördüğüm gibi onun ölme arzusunun, kendinini hayattan soyutlama isteğinin önüne geçecektim.
Draco'dan vazgeçmek istemiyordum.
Theodore'nin karşısında oturan Draco'nun yanına gittim, başını bana kaldırdığında çoktan onu kolundan tutmuş oturduğu yerden kaldırmıştım. "Ne yapıyorsun sen?" dedi dişlerini sıkarak.
Kolunu tutmaya devam edip onu kızlar yurduna doğru yürüttüm, bunu yaparken Theo'nun arkamdan sırıttığını hissedebiliyordum. Draco kolunu bırakmam için emir verip, elimi ittirirken onu tutmaya devam ettim.
Odama geldiğimizde kapıyı kapattım, "Weasley aklını mı kaçırdın? Kızlar yurduna erkek sokuyorsun, özellikle beni, baş öğrenciyi!"
"Çok konuşuyorsun" dedim kapıya yaslanırken. Bir yandan onu süzüyordum, çok özlemiştim görüntüsünü.
Siyah bir kazak ve siyah bir pantolon giymiş, sanki bu siyahlıkta yetmemiş gibi siyah ayakkabılarda giymişti. Bu kadar siyah rengin arasında sarı saçları o kadar parlaktı ki... Gümüş bir saat takmıştı ve her zamanki gibi parmaklarını yüzüklerle doldurmuştu. Havanın soğukluğundan burnu ve yanakları hafif pembeleşmişti. Yakışıklıydı, her zamanki gibi. Tek sorun zayıflamıştı. Omuzları düşmüş, göz altları hafif koyulaşmıştı.
Başımı yana eğdim,
"Seni özledim"
Bir an duraksadı, sonra beni kapıdan çekip çıkmak için yeltendi "Gitmiyorsun Draco" dedim onun ellerini kapı tokmağından çekip.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐓𝐢𝐦𝐞 𝐓𝐮𝐫𝐧𝐞𝐫 | 𝐃𝐫𝐚𝐜𝐨 𝐌𝐚𝐥𝐟𝐨𝐲
Fanfiction❝Cesur sevgilim.❞ Zamanın akışı o gün, 1997 Haziran ayının 29'unda değişmeye başlamıştı. Draco nelerin değişeceğini görmek için geleceğe dönerken zaman onun arkasından hunharca akmaya devam etmişti. Sadece bir Weasley kızı için. • 𝐬𝐦𝐮𝐭 - ꨄ︎ • �...