Geçmişteki Draco'dan
Okuldaydım, daha doğrusu bir yıkımın ortasında.
Ölü kokusu havaya yayılmıştı, yeşil ışıklar insanın gözünü kör edecek dereceye ulaşmıştı, her duvarın arkasından bir çığlık sesi yükseliyordu.
Theodore nerede bilmiyordum, büyük ihtimalle babasının yanında olmalıydı. Okula geldiğimiz anda koşarak ölüm yiyenlerin arasından ayrılmıştım çünkü bu enkaz beni korkutmuştu, Ashira'yı bulamayacağım hissine kapılmıştım.
O kadar hızlı koşuyordum ki... Nereye gittiğimi bile bilmiyordum tek bildiğim durursam onu bulamayacağımdı. Ölmemiş olmasını, en kötü ihtimal yaralanarak kurtulmuş olmasını diledim.
Kuzey cephesindeki koridora geldiğimde büyü sesleri duydum, oraya doğru koştuğumda bana çarpan bir beden ile tökezledim, bana çarpan kişi ise daha kötü dengesini kaybetti.
Onu tutup düşmesini engellediğimde yüzünü gördüm ve içimdeki yangına su dökülmüş gibi sakinleştim. "Ashira!"
O da ilk başta çarptığı kişinin ben olduğumu fark etmemiş gibiydi, adını haykırdığımda donmuş gözleri anlam kazandı ve boynuma atladı. "Sensin- Draco sensin!" diyerek boynumu öptü, ayrıldığımızda ellerini yüzümde gezdirdi "İyi misin? Ne zaman- Nasıl! Nasıl döndün? Theo nerede?"
"Senin için döndüm... Başka hiçbir şeyin önemi yok." diyerek onun vücudunu kontrol ettim. Sol bacağı kanıyordu ve üstüne basmamak için sağ ayağının üzerindeydi "Yaralanmışsın.."
"Hayır hayır iyiyim..." diyerek itiraz etti. "Sadece kazara bir şeyler battı ama iyiyim..."
"İyi falan değilsin, hem sen delirdin mi? Niye yalnızsın?"
"Yalnız değildim... Bilmiyorum, babamlarlaydım ama- saldırı olunca biz dağıldık.. Hepimiz dağıldık..." derken çok endişeliydi, sayıkladığının farkında bile değildi. "İkizleri gördün mü? Onları arıyordum- bu taraftan gidiyorlardı. Onların peşinden koşuyordum sana çarpınca unuttum!"
"Hayır görmedim-"
Sözümü bitirmeden beni elimden tutup çekiştirdi,
"Gitmeliyiz o halde!"Kuzeydeki koridoru boylu boyunca koştuk, elimi tutan eli titriyorkren sol bacağından dolayı yol boyunca tökezleyip durdu. Sonra o köşeyi döndük ve Ashira'nın ağızından bir çığlık koptu.
Elimi bıraktı, koşarak yerdeki bedene gitti. Yerde yatan abisinin yüzü bembeyaz olmuş, elinde tuttuğu asası hemen yanına düşmüş ve tıpkı Ashira'nın ki gibi kızıl olan saçları tozla solmuştu. "Fred! Hayır hayır...yapma..."
O abisinin başına eğilip ağlamaya başladığında, aynı şekilde yanında durmuş ağlayan George, Ashira'ya sarıldı. "Geç kaldım- ben- geç kaldım! Gelseydim ölmezdi, onu kurtarırdım" diye sayıklıyordu Ashira.
George son damlası gözünden akarken kısılmış sesiyle yanıtladı,
"İkimiz de geç kaldık"Ashira, Fred'i kollarının arasına alıp titreyene kadar ağladı, en sonunda George onu cesetten uzaklaştırmak zorunda kaldı ama Ashira'nın elleri onun tozlu kıyafetlerinden kopmuyordu. Atak geçiriyor gibi sayıklıyordu, yanına çömeldim, George onun ellerini zar zor Fred'in üzerinden ayırdığında ona sarıldım.
Konuşamadım çünkü acısını sadece düşünebiliyordum, ağlamasına izin verdim. Onu kollarımda sıkıca sararken koridor dolmaya başladı. Bay Weasley, Kingsley, Ashira'nın büyük abisi Bill ve bir kaç kişi daha gelmişti.
Herkes cesedin üzerine eğildiğinde Ashira'ya sarılmam kimsenin gözüne bile batmamıştı. Oğlunun solgun yüzüne bana Bay Weasley en sonun kollarımda titreyen Ashira'ya baktığında onlara zaman tanımak için Ashira'yı bıraktım ve bir kaç adım geri çekildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐓𝐢𝐦𝐞 𝐓𝐮𝐫𝐧𝐞𝐫 | 𝐃𝐫𝐚𝐜𝐨 𝐌𝐚𝐥𝐟𝐨𝐲
Fanfiction❝Cesur sevgilim.❞ Zamanın akışı o gün, 1997 Haziran ayının 29'unda değişmeye başlamıştı. Draco nelerin değişeceğini görmek için geleceğe dönerken zaman onun arkasından hunharca akmaya devam etmişti. Sadece bir Weasley kızı için. • 𝐬𝐦𝐮𝐭 - ꨄ︎ • �...