❝Malfoy Manor❞

1.6K 108 150
                                    

Geçmişteki Draco'dan

O akşam Ashira bende kalmıştı, sabah ise onu erkenden alıp Kara Göl'e götürdüm. Eskiden yaptığımız gibi güzelce bir kahvaltı hazırlatmıştım ona.

Bugün akşam eve dönecektim, o yüzden birlikte verimli bir gün geçirmek istiyordum.

Kahvaltımızı yapmış, şimdide çimlerin üzerindeki örtüye uzanmıştık. Sırtımı ağaca yaslamış, Ashira'yı kollarıma çekmiştim. Kar şu an yağmıyordu fakat erimiş kar havayı soğutuyordu ve ben onu kollarımda sıcak tutuyordum.

Ona bu kadar yakından baktıkça daha da çok seviyordum onu. Hafif çilleri, kızıl saçları, uzun kirpikleri, kahverengi gözleri... İstediğim ve isteyebileceğim her şey bu kızdı.

Kara Göl'ün buz tutmuş yüzeyine bakarken bir anda gözlerini bana çevirdi, "Ne düşünüyorum biliyor musun?"

"Çocuklarımız kızıl mı yoksa sarışın mı olur diye düşünüyor olabilir misin?"

Güldü, gülerken hafifçe başını salladı "Hayır! Şey düşünüyordum... savaştan sonrasını. Biliyor musun? Çok korkuyorum."

"Korkam sevgilim, sen güçlüsün. Çok eminim kendini koruyabileceğine" diyerek perçemlerini kulağının arkasına sıkıştırdım.

"Senin düşündüğün kadar güçlü değilim. Olsam bile beni korkutan bu değil zaten, sizsiniz."

"Biz?"

"Sen, ailem, arkadaşlarım..." dedi ve burukça gülümsedi. "Keşke hepinizi küçültüp cebime koysam ve sizi güvenli bir yere götürsem"

Onunla birlikte gülümsedim, "Endişelenme, ailende bende iyi olacağız. En çokta sen."

İyi olmak zorundasın Ashira, diye düşündüm. Hayatımın merkezisin ve sensiz yapamam...

"Umarım öyle olur" diyerek iç çekti, sonra yine şirin şirin gülümsedi "Bu arada kızıl olurdu"

"Ne?"

"Çocuk dedin ya, kızıl olurdu. Benim genlerim seninkileri ezer" dediğinde güldüm.

"Hayır hayır, sarışın olacaklar."

"Hiçte bile!"

"Ah evet, göreceksin. Soylu Malfoy genlerim her zaman kazanır." diyerek yanağını öptüm. "Ama madem ısrar ettin, belki bir kaçı kızıl olabilir"

"Bir kaçı? Bakıyorumda büyük planların var, quidditch takımı mı kuracaksın?"

"Bilemiyorum, henüz karar vermedim" dedim ukalaca bir tavırla. "Gerçi gelecekteki sevgili eşim ne kadar isterse o kadarına sahip olacak."

Pembeleşen yanakları ile gülümsedi, sonra yavaşça dudaklarını benimkilere birleştirdi. Ondan gelen küçük bir öpücük bile tüm vücudumu uyarıya geçiriyordu. Ellerimi kazağının altına sokup belini okşadığımda titredi, bu elimin soğukluğundan olsa gerekti.

"Üşüyor musun?" diye sordum dudaklarımız ayrılmış ama yüzlerimiz hala yakınken.

"Hayır..." diye yanıtladı ve tekrar kapandı dudaklarıma. Ellerini saçlarıma götürdü ve saç diplerimi okşadı, şefkatli hareketleri kendimi ona adamak istememe sebep oluyordu. "Sen olmadan bu koca okul çok boş gelecek bana" dedi dudaklarıma doğru sızlanarak.

"Sana yazacağımı söyledim, değil mi? Yazacağım. En azından benden haber alacaksın" derken onun bana muhtaç yüzüne doğru gülümsedim. "Sadece sabır sevgilim, bir ay bile sürmeyecek belki..."

Başını usulca salladı, onu göğüsüme çekip tekrar eski yerine, ait olduğu yere yatırdım. Elim sağ uyluğundayken "Blaise burada, bir şeye ihtiyacın olduğunda ona git." dedim. "Biri rahatsız ederse, acil bir durum olursa... Ne olursa olsun ona git, o bana hızlıca haber yollayacak."

𝐓𝐢𝐦𝐞 𝐓𝐮𝐫𝐧𝐞𝐫 | 𝐃𝐫𝐚𝐜𝐨 𝐌𝐚𝐥𝐟𝐨𝐲Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin