Keyifli okumalar...
-Küçük bir kelebek mi olmak istersiniz yoksa büyük bir ayı mı?
Jimin'in sorduğu soruyla güldüm. ''Neden böyle saçma bir soru soruyorsun?''
-Ya mızıkçılık yapma Kook, cevap ver: Kelebek mi ayı mı?'' Biraz düşündüm. ''Herhalde mavi bir kelebek olmak isterdim.''
-Kelebek seçen insanlar, hayatlarında biraz daha içedönüktür. Hayatın coşkulu tarafıyla ilgilenirler, küçük sorunlar yüzünden hemen umutsuzluğa kapılmazlar. Benmerkezcil değildirler, karşı tarafın duyguları onlar için ön plandadır. Hayatlarına girecek olan kişiyi seçerken duygularına göre hareket ederler, mantık geride kalır.
-Oooo, güzelmiş anlamı. Sen ne seçtin?'' Jim önümde bulunan cips kasesinden birkaç parça cips alıp ağzına attı. ''Sence?''
-Kesin ayıyı seçmişsindir sen. Kelebeği beğenmemişsindir.'' Kıkırdadı. ''Tabi oğlum, ne sandın beni. Narin bir kelebek olamayacak kadar iyiyim.''
-Ayıda ne yazıyor? Okusana onu da.'' Televizyon kumandasıyla kanalları değiştirirken Jimin omuz silkti. ''Sayfadan çıktım bile, bir daha dönemem.''
-Yaa...'' Jimin'e döndüm. ''Söylesene ne yazdığını, merak ettim.'' Tekrar omuz silktiğini gördüm, kendince oyun oynuyordu. Kendim bakabilirdim elbet, internete yazıp bulmak saniyemi alırdı ama Jimin'le uğraşmayı daha çok seviyordum. ''Söyle hadi.''
-Benim davranış şeklim yazıyor işte niye bu kadar uzattın aaa...'' Cips kasesini tamamen kendi önüne çekti. ''Sanki internetten bulamayacaksın, git kendin bak.''
Yerimden oflayarak kalktım, evde bunaltıcı bir sıcaklık vardı. Klimanın önündeki koltuğa yöneldim. ''Sana söyletmek daha eğlenceli ama.'' Klimanın ayarını maksimum yaptım. ''Niye bu kadar sıcak bu ev?''
-Bana söyletmek için beni kum torbası gibi dövüyorsun sonra.'' Boş kaseyi masaya koydu. ''Hayret, bu sefer zorlamadın.''
-Çünkü sıcak, bunaldım. Üşendim de...'' Klimanın rüzgarı yüzüme doğru eserken gözlerimi kapattım. Serinlik bir nebze olsun iyi gelmişti. ''Bu üşengeçlik iyi değil haberin olsun.''
-Ben halimden memnunum.
Gözlerim kapalı durmaya devam ederken poşet sesi duyuyordum. Diğer cips paketi de açılmıştı. ''Bir soru daha buldum Kook, soruyorum.'' Ağzımdan hafif bir onaylama sesi çıkarken iyice mayıştığımı fark ettim. Uyumama çok az kalmıştı.
-En yakın arkadaşını kaybetmek mi, yoksa en yakın arkadaşın tarafından ihanete uğramak mı?
-Nerden buluyorsun bu soruları ya sen?'' Gözlerimi açtım, kafamı ona doğru çevirdim. ''Hiç benim karşıma böyle şeyler çıkmıyor?''
-Biraz araştırman gerek sevgili kurabiye. Sen telefonu sadece mesaj atmak için kullandığından içindeki cevherlerin farkında değilsin.'' Gözlerimi devirdim.
-Peki bay bilmiş. En haklı sizsiniz.'' Yerimden kalkıp masanın üstündeki tuzlu kıtırları aldım, tekrar aynı pozisyona geldim. ''Eee, soruma cevap vermedin?''
-Ölmesi sanırım... Yani bilmiyorum, ihanet nasıl bir ihanet ona bağlı biraz.'' Jimin anlamış gibi hımladı. ''Şöyle düşün, seni öldürebilecek kadar büyük bir ihanet olsun. Ben seni yarı yolda bırakıyorum, ölme riskin var. Ne yapardın?''
-Sanırım yine ölmeni isterdim. İhaneti affedemem ama en azından ölürsen seni iyi hatırlarım.'' Kaşlarımı çattım. ''Tabi ki de bunlar tamamen farazi cümleler olarak düşünüyorum.''
Jimin hafifçe gülümsedi. ''Saçmalama tabi ki de farazi. Sana asla ihanet etmem.''
Gülümsedim. Jim bana ihanet etmezdi. Çünkü onunla kaç yıldır birbirimizi tanıyorduk. İçinden geçecek her düşünceyi tahmin edebilirdim. O da aynı şekilde beni bilirdi. Biz çok yakındık, asla yarı yolda bırakmazdık birbirimizi.
........-Bi-bir yanlışınız var.'' Ayaklarım beni arkaya sürüklerken konuştum. ''Bu Jimin olamaz. Hayır.''
-Nerede bu çocuk şimdi, söyle!'' Abi dedikleri adam bana doğru yürürken ben titriyordum.
Ben...
Titriyordum.
Ateşim yoktu. Hayır ateşim çıkamazdı. Hasta değildim. Biliyordum.
Neden titriyordum?
Jimin ne yapıyordu? Neden o kasayı açıyordu? O kasayı nasıl açıyordu?
Mekana sadece çekim için gelmiştik. Kasa açma gibi bir fantezimiz yoktu. Kaç haftadır Jimin burayı araştırdığını, güvenli olduğunu söylemişti. Başımıza bunlar gelmeyecekti.
Jimin kaç haftadır burayı araştırıyordu?
Hayır, hayır. Jimin burayı sadece çekim için araştırıyordu. Herhangi başka bir amacımız yoktu.
-Yemin ediyorum, biz buraya sadece çekim için geldik. Başka herhangi bir şey yapmadık. Fotoğraf çektik, o kadar efendim. Kamera kayıtlarıyla polise giderseniz eğer...
-Kes sesini çocuk.'' Adamın alnındaki boncuk boncuk terlere baktım. O neden bu haldeydi?
-A-abi napacağız şimdi biz? Nasıl hesap vereceğiz?'' Bana yakın olan abi, kolumdan tuttu. Beni mekanın dışarısına doğru götürürken ayaklarımla onun hızına yetişmeye çalışıyordum. ''Burayı toplayın; bu çocuk hesap verecek, biz değil.''
Kime tam olarak hesap vereceğim konusuna bir fikrim yoktu ama bu kadar hengame arasında gözlerim hala mekanı tarıyordu. Jimin'i bulamıyordum, Jimin yoktu.
Elbet bir sebebi olacaktı, o değildi ya da, gözlerim beni kandırıyordu.
Gözlerim beni kandırmazdı ki... Hayır, gözlerim beni kandırıyor olmalıydı. Jim olamazdı o, Jimin neden kasayı açmak istemiş olabilirdi ki? Çok mantıksızdı. Biz üniversite son sınıf öğrencileriydik, herhangi bir çetenin içinde bile değildik, asla olmazdık da... Neden Jimin bunu yapmış olsun ki?
Mekandan dışarı çıktığımızda havanın daha da serin olduğunu fark ettim. Üstümde sadece ceket ve kravat vardı, bu halimle üşüyordum. Kollarımı kendime sarmaya çalışırken büyük siyah bir arabanın yanına yanaştık. Kapısı açıldı, kolumu tutan abi denen kişi beni arabaya itekledi. Ben noluyor demeye kalmadan sağıma ve soluma iki kişi daha bindi. Biri ellerimi arkada birleştirirken, artık bağırmaya başlamıştım.
-İmdat, yardım edin. Zorla adam kaçırıyorlar YARDIM EDİN!
Kafama geçirilen torba ile artık hiçbir şey görmüyordum. Hala bağırmaya, sağa sola olabildiğince vurmaya çalışırken hiçbir işe yaramadığını anlamam çok geç olmamıştı.
-Artık anlatacağın her şeyi Min Yoongi'ye anlatırsın.'' cümlesi son duyduğum şeydi.
Merhabalar, bir sonraki bölüm eğer bir sorun olmazsa Pazar-Pazartesi sizlerle. Tam gününü veremiyorum çünkü bölümü henüz bitirmedim :(. Bayağıdır elim paslanmış yazarken zorlandığımı fark ettim, güzel cümleler kurabilmek için biraz uğraşıyorum ekwmsnwnssns
Sizce o kameradaki gerçekten Jimin miydi? Jimin ise neden böyle bir şey yaptı?
Umarım daha fazla kişi görür kitabımı ve güzel bir sohbet ortamı oluşur yorumlarda :) Kendinize iyi bakın, sonraki bölümde görüşmek dileğiyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
L'esprit de l'eslacier
FanfictionMin Yoonginin mekanında gizlice çekim yapmaya kalkışan Jeon Jungkook başına geleceklerden habersizdi. /yoonkook