*31 Aralık

92 9 8
                                    

Bembeyaz bir örtü yeri kaplıyordu. Havanın soğukluğuna inat, yere bastığım anda hissettiğim sıcaklık içimi huzurla kaplıyordu.

Bir tezatlık ancak bu kadar güzel olabilirdi.

Kafama taktığım kırmızı bere, saçlarımı tamamen içine almamıştı. Uzundu saçlarım, Jimin kesmemi hiç istemiyordu. Nedendir bilinmez, ben de istemiyordum.

Yüzümü tamamen kaplayan maske, nefes almamı zorlaştırsa da heyecanlıydım. 18. yaşımıza özel, ilk defa maskeli bir partiye girebilecektik çünkü reşittik. Her ne kadar ilk başlarda bu fikir hoşuma gitmese de Jimin'in heyecanı beni de heyecanlandırmaya yetmişti. Alkollü bir yer olması, beni korkutuyordu. Hayatımda hiç alkol tüketmeyen ben, bu yılbaşına mahsus bir şeyleri göz ardı edebilirdim.

-Nasıl olmuşum?'' Jimin'in giydiği sarı kıyafetine tezat olan siyah maskesi ona çok yakışmıştı, saçlarını sarıya boyamıştı. Ufak bir ıslıkla tepeden tırnağa süzdüm. ''Sen neymişsin be Jim?''

-Tabii Kook, ne sandın?'' Üstündeki kıyafeti son kez düzelttikten sonra bana döndü. ''Gecenin yıldızı yanımda gibi. Tavşan maskesiyle ve o dişlerinle tamamen tavşansın artık.''

Gözlerimi devirerek kapıdan çıktım. Yolumuz uzun değildi, on beş dakika yürümek bizi bu soğukta dondurmazdı. Ayaklarımdaki bot, bir nebze küçük olsaydı daha kolay olurdu ama mecbur dayanacaktım.

-İlk defa gerçekten dibine kadar eğlenmek istiyorum.'' Dedi Jimin, heyecanı yüzünden okunuyordu. İkili ilişkimizde soğuk nevale bendim, o ise bir puding gibiydi. Herkes tarafından sevilirdi, ben ise onun gereksiz arkadaşı olarak görülürdüm. Jimin'e göre bu cümleleri duymamalıydım. Her defasında bana en yakın arkadaşım olduğunu söylerdi. Ona güveniyordum, çünkü hiç yalan söylediğini görmemiştim.

-Geldik!

Karşımızdaki ışıklarla döşenmiş bara bakarken içerdeki ses sokağa kadar çıkıyordu. Yanımda kesinlikle bir kulak tıkacı getirmeliydim. Jimin hızlıca kimliklerimizi güvenliğe gösterirken ben de etrafa göz gezdirdim, çok uç bir noktadaydı barın bulunduğu nokta. Aslında bir yandan güzeldi ama buradan sarhoş ayrılınca yolumuzu tekrar bulabilir miydik veya bu ıssız sokaktan çok rahat geçebilir miydik bilmiyordum.

Nihayet girebilmiştik, Jimin yüzündeki maskeyi düzelttikten sonra elimi tuttu ve beni kalabalığa doğru çekti.

Deli gibi dans etmeye başladık, ilk başlarda ona ayak uydurmak biraz zordu ama alkolün de etkisiyle hareketlerim iyice yumuşamıştı. Kafamı bir sağa bir sola sallayarak etrafımdaki insanlara çarpıyor, çarptıktan sonra özür dileyip tekrar devam ediyordum.

Gülüyordum, delirmiş gibi, bugün sanki son günümmüş gibi... Bir ara birinin belini tuttum, kendime çektim. Kimi çektiğimin önemi yoktu, amacım sadece dans etmek, belki de ilk öpücüğümü birilerine kaptırmaktı. Delirmiş gibi sarhoş olmak, hiçbir şeyi düşünmeden yaşamak istiyordum bugün.

-Dikkat.'' Belinden tuttuğum kişi beni omzumdan çekti, çekmese az kalsın yine birine çarpacaktım. Çarpık bir şekilde gülümsedim. Kollarımı boynuna doladım. ''Teşekkürler süper kahraman.''

-Kook!'' Jimin hemen yandaki masanın üstüne çıkıp millete içki servis ederken onun o haline güldüm, benden daha da sarhoş olmalıydı. Ya da alışkındı, zira benim ilk alkol alışım olabilirdi belki ama Jimin pek kurallara uyan bir tip değildi. Ellerimle karşımdakinin saçlarıyla uğraşırken kadın olduğunu zannettiğim kişinin erkek olduğunu görmemle daha da gülmeye başladım.

-Rahatsız iseniz, gidebilirsiniz.'' Kollarımı tam çekiyordum ki ellerini belime yerleştirdi. Konuşmadı. Bu haline bir şey demedim, barın çılgın müziğine rağmen biz orada yavaş yavaş sallandık.

İlk defa kanımdaki alkolün etkisiyle çılgınca şeyler yapacaktım, yarın uyandığımda pişman olacaktım. Bir daha yapmamalıyım diyecektim, kendime kızacaktım belki de Jimin'i suçlayacaktım. Bir daha asla, diyecektim. Gelmeyeceğimi söylecek, Jimin'in yaptığı tüm planlara karşı çıkacaktım.

Bunlar olacaktı, biliyordum. Zihnim şu anlık hala açıktı. Ama canım, ilk defa yasak olan şeyleri tatmak istiyordu.

Bilmediğim duygularımı keşfetmek, özgüvensiz oluşumu yenmek gibi... Bir daha asla bu kadar cesaretli olamayacaktım belki de, deneyip pişman olmak istiyordum.

Gözlerim karşımdaki adamın gözlerine döndü, yüzündeki maske benimki gibiydi, sadece gözlerini ve dudaklarını kapatmıyordu. Yutkundum.

-Hiç yasak olan bir şeyi denediniz mi?'' Diye sordum, bir cevap bekledim. Yutkunduğuna yemin edebilirdim ama yarın sabah sorsanız hatırlamazdım. ''Ben yasak bir şey denemek istiyorum.''

Kaşları çatıldı, tamam bunu hatırlardım. Elleri kasıldı, belimden daha sıkı tutuyordu. Sanki o da yasak bir şeyler denemek istiyor gibiydi.

-Pekala millet, geri sayım başlayacak, herkes buraya dönsün!'' Gözlerimiz ayrılmak zorunda kaldı, yan yanaydık ama durduk öylece. Ekrandaki son iki dakika yazısıyla birlikte gözlerim Jimin'i aradı, bulamadım. Beraber gireceğimizi söylemişti ama kendisi şu an ortalıkta gözükmüyordu.

Son bir dakika anonsu yapıldı. Herkes elindeki bardaklarla hazırdı, ekranın yanındaki adamlar konfeti patlatmak için son işleri hallediyordu. Yanımda ise...

Yanımda ise hala o siyah maskeli adam vardı.

Son kırk saniye yazısı ile yana döndüm, benimle dans eden maskeliye baktım.

-Benimle yasak olan bir şey denemek ister misiniz?'' Dedim cesaretle, sesimi duyunca gözleri bana döndü. Bir şey demedi, o sırada kolundan tutulmuştu. ''Gitmemiz lazım. Çok kaldık.'' Yanındaki adama döndü, baktı. Cevap vermeden yürümeye başladı.

Hayal kırıklığı ile arkasından bakarken son yirmi saniye anonsu ile kendime geldim. Hayır, gitmesine izin vermeyecektim.

Vazgeçmedim, madem deli gibi bir şey yapmak istiyordum, onu bugün yapacaktım. Kimse benden bunu beklemezdi, herkesi şaşırtacak bir hareket yapacaktım.

Jeon Jeongguk her zaman düşünerek adım atardı, bugün düşünmeden aklıma gelen ilk saçma şeyi yapacaktım.

Peşinden gittim. On saniye kalmıştı, tüm insanlar teker teker geri sayarken kolundan tuttum. Kapının hemen önündeydik, eğer tutmasaydım çıkacaktı çünkü 'gitmemiz lazım' diyen adam çoktan mekanı terk etmişti.

-İzninizi alacaktım ama arkadaşınız izin vermedi.'' Dokuz, sekiz. ''İzinsiz yapmak zorundayım çünkü bunu kaçıramam.'' Yedi.

-Hayatımda ilk kez düşüncesizce davranacağım, şansıma siz geldiniz. Umarım bana kızmazsınız ama kızsanız da haklısınız.'' Beş. Dört.

Ellerim ensesine gitti, onu tamamen kendime çevirdim. Üç. İki. Bir.

Dudaklarımız birleşti. Konfetiler ve şampanya patlamaları bu ana eşlik ederken iki saniye geçti, ayrıldım. Gözlerine bakmadım, korktum. Arkamı dönerek kalabalığa karıştım.

Neden yaptığımı bilmediğim bir şey, beni ilk defa heyecanlandırmıştı. Jimin'i buldum, elime iki bardak aldım ve yanına gittim.

Sabaha kadar olan kutlamalarla delirmiş gibi dans ettim yine.

Ama kimseyi öpmedim.

Çünkü... Öpmek istemedim. Veya öpemedim...

2024 hepinize sağlıkla, huzurla, mutlulukla gelsin.

Hepiniz çok mutlu olun.

Yeni yılımız kutlu olsun. :)

Hepinizi seviyorummmm <3

L'esprit de l'eslacierHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin