-Garip davranışlar, biraz da aşkın suçudur

95 10 32
                                    

-Ben... ben özür dilerim.

Hızla geri çekilirken içimden binlerce kez küfrediyordum. Aptal Jeongguk, naptın sen?

Nefes alışverişim dahi, bir öpücük yüzünden değişmişti. Ellerimin titremesine engel olamıyor, gözlerimi sürekli kaçırıyordum. Yoongi transa geçmiş gibiydi. Bunu beklemediği çok açıktı, ne hissettiği ise bilinmezdi.

Ayaklarım geriye doğru giderken kolumdan tuttu. ''Gitme!''

O an gözümün önüne film şeridi gibi birkaç sahne geldi, karıncalanma hissiyle ellerim başıma gitti.

Şok geçiriyordum. Tamamen şok geçiriyordum.

Min Yoongi beni öpüyordu. Dudaklarım hareketsiz bir şekilde kalırken napacağımı bilmiyordum. Ellerimi bırakmıştı.

Neyi hatırladığımı, neden hatırladığımı bilmiyordum ama Yoongi'yle öpücüklerimizi hatırlamak nedense şu an hoşuma gitmemişti.

Belki başka bir zaman olsa gülümseyebilirdim ama saçma sapan hareketlerim yüzünden kendimi iyi hissetmiyordum. Yoongi'nin de pek iyi hissettiğini düşünmüyordum çünkü gerçekten de çok tezat hareketlerim vardı.

Ne yaptığımı, ne yapacağımı bilmeden öylece durdum. Gitme, demesi yetmişti. İçimde atan kalbimi dinlemek, o an çok masum gelmişti.

-Sen... Hatırlıyor musun?'' Kaşlarım çatıldı, olayı yeni idrak ettim. Saçma sapan hareketlerim yüzünden, evet bir de sevgilim demiştim tabi, hatırladığımı düşündü.

-Ben... Seni kırmak istemezdim çok özür dilerim.'' Ellerim yüzüme gitti, kendimi daha ne kadar iğrenç bir pozisyona sokabilirdim bilmiyordum. ''O an neden öyle dediğimi bilmiyorum, bir anlık sinirle sanırım. Ne dediğimi bilemeden davrandım. Davranışlarım çok garip biliyorum. Ama ben de ne yaşadığımı bilmiyorum.''

Ah, aslında bu kadar saçma ötesi cümlenin anlamı şuydu: sana nasıl aşık olduğumu hatırlamıyorum ama sanırım yine sana tutuluyorum. Aşk kelimesi bu kadar kolay mı bilmiyorum ama sana aşık oluyorum.

-Anladım.'' Kolumu bırakmıştı, hala tuttuğunu bile fark etmemiştim. ''Ben sandım ki... beni öpünce yani, bir şeyleri hatırlarsın veya hatırladın gibi bir şey düşündüm. Ah, saçmalıyorum ben de.''

Güldüm, gülümsememe o da güldü. Bu kadar saçma bir pozisyonda ne konuştuğumu dahi hatırlamadan gülmeye devam ettik. Belli bir sürenin ardından Yoongi beni yalnız bıraktı, ben ise yatağa girdim ve uyumaya çalıştım.

...

Hayalim, hep değişirdi. Küçükken durmak bilmeyen bir listemde yazılı sayısız paragraf vardı. Sürekli yeni şeyler ekliyordum ta ki bir gün o defterimi kaybedene dek... Bir daha da asla yazmadım, sürekli aklıma depoladım.

Şu an işlevsiz olan aklım bunların bir kısmını hatırlıyordu ama belki de hayatımın en önemli anlarını hatırlamıyordu.

O günden sonra iki hafta geçti, bir kere bile Jimin'i görmedim. Taehyung'a sorduğumda önemli bir işi olduğunu ama geleceğini söyledi. Buna inanarak söylediğinden emin değildim. Nitekim tam 2 gün önce, Taehyung'un Jimin'le konuşup alelacele evden çıktığını görmüştüm. Yoongi bunu fark ettiğimi bilmiyordu ama o gece uyanık olduğumdan emindi.

Ve bir sıkıntı daha vardı.

Yalan söylüyordum, beş gündür Jimin'le beraber mekana girişimizden sonraki anları kesik kesik hatırlıyordum. Hatırlamıyorum demek kolayıma geliyordu, bilmiyordum.

L'esprit de l'eslacierHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin