İyi okumalar...
-Ben yaptım.
İki kelime, tek cümle... Odanın sessizliği her şeyi anlatıyordu. Nefes sesi dışında kimseden çıt çıkmıyordu.
Jimin, pişmanlığını iliklerine kadar yaşarken ağlamaya başladı.
Taehyung ise ilk defa birine güvenmesinin sonuçlarına katlandı.
Yoongi... O hayatının şokunu yaşıyordu. Jeongguk'un Jimin'e ne kadar güvendiğini biliyordu. O gün onu orada bırakmasını bile dinlemişti, nedenine hak vermişti. 'Tehdit edilmiş' demişti, 'Aynısı benim başıma gelseydi ben de Jim'i korumak için yapardım. Sonuçlarını bilememiş elbet ama beni korumak da istemiş, ona güveniyorum.'
Yoongi Jeongguk böyle dediği an ona tek bir şey demişti. 'Sonuçlar korkunç bir hal aldığı an, nedenlerin hiçbir önemi kalmaz. Evet, bu yaptığı sayesinde seninle tanıştık ama ya daha kötüsü olsaydı.'
Olmuştu, Jeongguk'un başına daha kötüsü gelmişti ve yine sebep Jimin'di. Onun yaptığı, nedeni bilinmese dahi, korkuncu da geçmişti.
-Neden?'' Taehyung sordu soruyu, Yoongi'nin tepkisizliği onu korkutuyordu. Jimin'den şu an ölesiye nefret ediyordu belki ama tenine zarar verilmesinden de ölesiye korkuyordu. ''Neden Jimin?''
-Tehdit etti.'' Yoongi güldü, delicesine, kahkahalar attı. Jimin'in yanına resmen koşarak geldi, onu yakasından tutup duvara fırlattı. ''Tehdit ha?! SÜREKLİ TEHDİT DİYEREK İŞİN İÇİNDEN Mİ SIYRILACAKSIN SEN? SÖYLESENE!''
-HAYIR!'' Dedi Jimin, Yoongi'den korkuyordu. Ona şu an bağırmak en büyük hatasıydı belki ama umrunda değildi. Hak ediyordu. ''Beni sizinle tehdit etti, hiç ulaşamadığım ailemle tehdit etti. NAPSAYDIM HA?!''
-BANA SÖYLEYEBİLİRDİN OROSPU ÇOCUĞU!'' Yoongi Jimin'in yüzüne yumruk attı, Jimin yumruğun sertliğiyle yatağa düştü. Taehyung hiçbir şey yapmadan öylece izliyordu olanları, ne yapabilirdi? Haksız olan birini nasıl savunabilirdi? Ona zarar vermek istemiyorken ona nasıl zarar verebilirdi?
-Sen Jeongguk'u hak etmiyorsun!'' Yoongi nefesini düzenlemeye çalıştı, işaret parmağını Jimin'e sallıyordu. ''Duydun mu beni şerefsiz? Sen onun o masumluğunu hiçbir zaman hak etmiyorsun. Çünkü sen kendini düşünen bencil bir herifsin.'' Jimin yataktan doğrulurken gözlerini sildi, Yoongi'ye yaklaştı. ''Sen de onu koruyamadın. Ben hak etmiyorum belki evet ama sen daha da narsistsin. Burada her şeyi başarabilen muhteşem Min Yoongi, yirmi iki gündür sevgilisini bulamıyor. HER ŞEYİ YAPABİLEN SEN BUNU MU YAPAMADIN HA?!''
-KAPA ÇENENİ!'' Jimin'i yere yatırıp dövmeye başladı Yoongi, sinirini tamamen ondan çıkartıyordu. Taehyung belli bir süre müdahale etmedi, sonra Yoongi'yi durdurdu. ''Dur artık, bayıltma.'' Gözleri, yüzü tamamen kanla kaplanmış olan Jimin'e döndü. ''Nerede olduklarını biliyor olmalı.''
-Bi-bilmiyorum.'' Dedi Jimin fısıltıyla. ''Sadece, Jeongguk'un burada olduğunu söyledim. Evi de bilmiyordum ki... Kook buraya geldiğinde haber verdim, sizi takip ettiler.'' Taehyung şok içerisinde duyduklarına inanamadı, Yoongi ise Tae'nin fark etmemesine şaşırdı. ''Sen de mi işin içindesin Tae?'' Gözlerinden bir anlığına şüphe geçerken Taehyung hızla başını salladı. ''Saçmalama Yoongi, o an yaşanılanlardan dolayı, fark etmemişim sanırım. Bilmiyorum, fark ederim normalde biliyorsun.''
Yoongi ellerini saçlarına geçirirken ne yapması gerektiğini düşünüyordu, planlarına uyacaktı elbet ama iki gün daha beklemek işkence gibiydi. Daha kısa olmalıydı bu süre, ne yapacağını bilmiyordu. Gerçekten delirecekti, kendine gelmeye çalıştı. Odadan hızlıca çıktı. Taehyung peşinden geldi, odayı kilitleyerek. Kendi odasına vardığı an, etrafa hunharca vurmaya başladı, masanın üstündeki vazo yere düştü, çiçekler etrafa dağıldı, tüm kağıtlar yerlere saçıldı. Taehyung ne yapacağını bilemez bir şekilde Yoongi'yi izledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
L'esprit de l'eslacier
FanfictionMin Yoonginin mekanında gizlice çekim yapmaya kalkışan Jeon Jungkook başına geleceklerden habersizdi. /yoonkook