-Evet, tabi bana çok iyi davranıyor.'' Nefesimi seslice verirken göz göze gelmekten kaçındım. ''Tanıyor beni, eminim artık. Ama benden bir şeyler bekliyor, ben... Başaramıyorum. Yani, olmuyor. Hatırlamak zor, beynimin içinde bir sinek varmış gibi hissediyorum. Düşündükçe aklım gidiyor.'' Kollarımdaki izleri kapatmak istermişçesine kendime doğru çevirdim.
-Atakların ne durumda? Hala devam ediyor mu?
-Bazen, çok kötü oluyorum.'' Karşımda duran terapistim, anlıyormuş gibi başını sallarken kağıda notlar alıyordu. Ve ne yazdığını aşırı merak ediyordum. ''Kendimi tutamıyorum, bir keresinde. Ona vurdum.'' Terapistim sanki normalmiş gibi anlayışla karşıladı bunu. ''Peki nasıl oldu bu?''
-Ben... Yemek yiyorduk ama o gün sabahtan beridir yemekle bile açlığım gitmiyordu. İlaç aldım, gizlice.'' Ellerimi başıma götürdüm. ''Bence fark etti. Ama etseydi durdurabilirdi, bilmiyorum. İlaç kesmedi, tekrar aldım. Tekrar, tekrar... Dördüncü ilacı alırken beni durdurdu, aslında sakince uyardı ama delirmiş gibiydim.'' Ellerim titriyordu. Boğazımı sıkmak istesem deli olduğumu düşünebilir miydi? ''Sımsıkı sarıldı bana. 'Geçecek' dedi ilk, yatak odasına götürürken ona vurmaya başladım, en sonunda bayağı sert vurdum. Yere düştü.'' Gözlerimin ıslandığını hissedebiliyordum. ''Canım acıdı, onu öyle görünce. Yanına gitmek istedim ama yapamadım. Gözüm dönmüştü, bilmiyorum kendim gibi değildim o an.''
-Jeongguk.'' Dedi terapistim, çok nazik bir sesi vardı. Çok kibardı. ''Bunların olmasını bekliyorduk ama değil mi? Eminim, Yoongi de anlayışla karşılamıştır. O her şeyi senin için göze aldı zaten. Burada senin hiçbir suçun yok.''
-Ama var!'' Hızla ayağa kalkarken odanın içinde tur atmaya başladım. ''Var çünkü... Çünkü o bana bu kadar iyi davranırken, ben aptal gibi sürekli onu tersliyorum. Her şey, o an her şey aklıma geliyor. Yaşadıklarımı bilmiyorsunuz, ne olduğunu bilmiyorsunuz. Bana ne yapıldığını bilmiyorsunuz. Ve ben o kötü anları hatırlarken, Yoongi ile alakalı bir an bile hatırlamıyorum!''
Terapistim ayağa kalktı, masanın etrafından yanıma gelirken elleriyle kollarımdan tuttu, bu tutuş, sertten ziyade sevdiğin bir dostun tutuşu gibiydi. ''Yaşadıklarını kimse anlayamaz. Ben dahi, sadece empati kurabiliriz. Kimse seni bunun için suçlamıyor, hatırlamaya başlayacaksın elbet. Kendine zaman vermelisin, çok yükleniyorsun.''
Gözlerimi kırpıştırdım, çalan zil sesi seansın bittiğini gösteriyordu. Terapistimle sarıldık, bu ikinci sarılışımızdı.
O günden beridir yaklaşık on iki kez bu yere gelmiştim. Her defasında Yoongi bana eşlik etmişti. Onu anlamaya çalışıyordum, anlattıklarını idrak etmek, sandığımdan daha zordu.
İlk önce Yunki'nin hiçbir zaman var olmadığını anlamıştım, bunu anlamam iki ayımı almıştı. Hoş, o günden sonra beş ay geçmişti elbet, ama pek bir yol kat ettiğim söylenemezdi. Yoongi her seferinde, yaşadıklarımızı teker teker bana anlatıyordu. İlk başta tanışma şeklimiz, istenmeyen krizlere yol açsa da... Normal bir hayatım yoktu, anlamıştım. Arkadaş kurbanı olmuştum biraz. Yoongi'ye göre bu iyi ki de olmuştu, onunla tanışmama vesile olan her şeyi daha da sevinçle anlatıyordu bana. Bir zamanlar aşık olduğu insan, onu şu an tanımıyordu. Hatırlatmaya çalışıyordu ama başarısız oluyordu.
Beş ay çok uzun bir süreydi, hatırlamak için de hatırlamamak için de... Şimdiye hatırlamalıydım ama herkese göre daha zamanım vardı. Hwang meselesini yeni yeni atlatmışken hatırlamak belki de bünyeme ağır gelebilirdi.
-Çıkmışsın, nasıldı?'' Kapının dışında bekleyen Yoongi, yorgun gözlerle bana bakıyordu. Onu son birkaç haftadır çok çalışırken görüyordum, işlerini benim için aksatmıştı. Kendimi suçlu hissediyordum, ve mahcup. Ne yapacağımı bilemeden öylece duruyordum. ''Çıktım, fena değildi sanki?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
L'esprit de l'eslacier
FanfictionMin Yoonginin mekanında gizlice çekim yapmaya kalkışan Jeon Jungkook başına geleceklerden habersizdi. /yoonkook