Biraz karışık bir bölüm ama anlarsınız eminim, iyi okumalarrr....
Bu arada iki bin okumaya geçmek üzereyiz, hepinize destekleriniz için teşekkür ederim 😭 Hayır ağlamıyorum gözüme toz kaçtı. :)
Tik tak... Tik tak...
Saatin yelkovanının çıkardığı ses iki gündür odada sürekli durmaksızın devam ediyordu. Eğer boyum saate yetişebilseydi, onu susturmak isterdim.
Nefesimi verdim, nefesimin sesi beni güldürdü.
-Neden güldün?'' Gözlerim karşıda yere oturmuş bana bakan kişiye döndü. ''Komik.''
-Neresi komik bebeğim?'' Düşündüm, az önce ne demiştim?
Yatağa yasladığım başımı kaldırırken aynı zamanda ayağa da kalktım, iki elimde esneme hareketleri yaparken etrafımda dönüyordum. Çünkü neden olmasındı?
-Yavaş ol, düşeceksin.'' Kaşlarım çatıldı, ona baktım. ''Sus.''
Gözleri hala üstümdeyken gülümsedi, bana aşık olduğunu bilmek güzel hissettiriyordu. Bazen onu kovsam da gitmiyordu, bir ara iki saatliğine gitmişti ama yerine en yakın arkadaşını yollamıştı. Bana çok pişman olduğunu, özür dilediğini söylemişti.
Onu da kovmuştum.
Bana davranışlarını unutamazdım. O gün çok kötü davranmıştı, aramızı bozmaya çalışıyordu.
-Hey!'' Kapı açıldı, içeri giren kişiyle beraber adımlarım geri giderken yutkundum. Ondan korkuyordum, bizi ayırmaya çalışıyordu.
Üstüme doğru gelmeye başladı, ellerimi nereye koyacağımı bilmiyordum, onu engellemek için yapabileceğim bir şey de yoktu. Endişeyle ona baktım, bir şey yapmasını istedim. Gözlerini benden kaçırırken kapıya doğru yöneldi. ''Ben gidiyorum.''
-Hayır, gitme!'' Arkasından seslenmeme rağmen bana bakmadan kapıyı kapattı. Gözlerim acımaya başlarken dudaklarım titriyordu. Tam önüme geldiğinde durdu, sırtım duvarla bitişikti ve nefes almıyordum. Eli yanağımdan boynuma indi. ''Sakin ol, neden korkuyorsun? Yaptıklarımızı unuttun mu?''
Yutkundum, başımı hızlıca sağa sola sallarken gözlerimi kapattım. Eli boynumdan göğsüme indi, ordan karnıma, belimi okşadı. Ellerim duvara sabitlenmişçesine hareket etmiyordu. ''Uslu çocuk seni. Yaptıklarımızı unutma.''
-N-ne yapmamı istiyorsunuz?'' Diğer eliyle elimi tuttu, sırtım duvardan ayrıldı. ''İlk önce gözlerini aç, bana bakmanı istiyorum.''
Gözlerim açıldı, göz göze geldiğimiz an gülümsedi. Tebessüm etmeye çalıştım ama başarılı olamadım. Beni yatağa oturttu, bir eli pantolon cebine giderken diğer eli yandaki su bardağına uzandı. Pantolonundan çıkardığı küçük peçetenin içindeki ilacı uzattı. ''Al, iç.''
Hiç duraksamadan dediğini yaptım. Bu hareketim onu gülümsetirken eliyle saçlarımı tuttu. ''Şimdi, seninle birini arayacağız.''
-Kimi?'' Saçlarımı dağıttı, sinirlenmiş gibiydi. Gözlerimi kaçırdım. ''Çok eski bir arkadaş. Konuşman gerekiyor, yaparsın bunu değil mi?''
Başımla dediğini onayladım, yine gülümsedi. Elimi tuttu, hızlıca ayağa kalkarken başımın dönmesiyle duraksadım. ''Alışmadın mı hala?''
-Şey, maalesef, hayır.'' Beni kapıya yönlendirirken hareketlerine ayak uydurdum, kapı açılır açılmaz girdiğimiz koridorun sonundaki kişiyi görmemle sinirlendim. Yanımıza geldi, sağ tarafıma geçerken bizimle yürümeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
L'esprit de l'eslacier
FanfictionMin Yoonginin mekanında gizlice çekim yapmaya kalkışan Jeon Jungkook başına geleceklerden habersizdi. /yoonkook