-Her şey 'an'ı bekler

249 23 3
                                    

Çok azıcık geç kaldım kusura bakmayın, üniversite yerleştirme sonuçları yüzünden biraz yoğundum.

Keyifli okumalaaarrr

-Abi uyandıralım artık.

-Bekle, patron karar verecek buna.

-Bittik oğlum biz, kasadaki her şey alınmış. İçindeki gizli bölme bile açık abi. Yaşatmayacak patron bizi.

-Cezasını bizden çok çalanlar çekecek, yalvarırız. İki tekme dayakla kurtuluruz. Merak etmeyin. Şu an patronun düşündüğü son şey biziz.

                                         ....

Gözlerim...

Gözlerim açılmıyordu. Vücudum hareket etmiyordu. Bir şeyler duyuyordum ama anlamıyordum. Üstümden tır geçmiş gibiydi. Kaslarım ağrıyordu. Parmaklarımı hareket ettiremiyordum.

Bilincim kendine gelmişti. Nerde olduğumu anlamaya çalışıyordum ama her yer karanlıktı. Yüzüme geçirdikleri bez parçası ve ağzımdaki bant yüzünden düzgün nefes alamıyordum.

Çok sıcaktı. Saçlarımın ıslaklığı, vücudumdan akan tere eşlik ediyordu. Çok, çok terliyordum.

Arabada tepinirken koluma batan iğneyi hatırlıyorum, gerisi yok. İlaç etkisini göstermeden önce yine etrafa saldırdım,sonra kendimden geçtim. Ara sıra konuşmalar beynimde yankılanıyor ama anlaşılmıyor. Birkaç kez uyandığıma eminim, kısa sürdü ama hatırlıyorum.

Neredeyim bir fikrim yok, gözlerim işlevsiz. Kafamdaki bez parçası olmasa yine gözlerim işe yaramazdı büyük ihtimalle, odanın tamamen karanlık olduğuna eminim. Ellerim oturduğum sandalyenin yanlarına bağlı. Ayaklarım serbest, ama oturduğum yer yüksek olmalı ki yere değmiyorlar. Bir şansım var, terden ağzımdaki bant ıslak, onu çıkarabilirim. En azından düzgün nefes alabilmek için...

Başımdaki bez parçasını çıkartmak için yere eğilmeye çalışıyorum, nafile. Boyun bölgemden sanıyorum ki bir ip yardımı ile bağlanmış.

Nefes alamıyorum. Boğulmaya başlıyormuşum gibi hissediyorum.

Acele ediyorum, ağzımdaki bantı dilimle daha fazla ıslatmaya çalışıyorum. Tanrım, yardım et.

Ne kadar uğraştığımı bilmiyorum ama sonunda çıktı. Ağzımdan da nefes alabiliyorum.

Boş bir odadayım, nefes alışverişlerim yankı yapıyordu. Birinin şimdiye sesimi duymuş olması lazımdı, çok sesli nefes alıp veriyorum.

Bağıracaktım, sonradan vazgeçtim. Beni buraya getirenlere sesimi duyurmak ne kadar mantıklıydı karar veremedim.

Sakin bir kafayla olanları düşündüm. Jimin öylesine bir mekan seçti, hiç zorlanmadan içeriye girdik, fotoğraf çekimi yaptık. Ses duyduk, Jimin bakmaya gitti ve bir daha da geri dönmedi.

Ben adamlara derdimi anlatmaya çalışırken arkada bir kasa olduğunu söylediler, içindekilerin çalındığını fark ettiler. Hiçbir şeyden haberi olmayan ben suçlu durumuna düştüm.

Bu sırada Jimin hala ortalıkta yoktu, Jimin hiç çıkmamıştı. Ne ben olayı adamlara anlatıp dayak yerken ne de arabaya zorla bindirilip götürülürken... Jimin yoktu.

Jimin beni bırakmazdı, illa polise gitmiştir diye düşündüm. Sonra burada tek başıma saatler geçtikçe, bunun anlamsız olduğunu fark ettim.

Eğer polise gitmiş olsaydı, şimdiye bulunmuş olmam gerekmez miydi?

L'esprit de l'eslacierHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin