-Olması gerekenden çok olmaması gereken şeyler

245 25 0
                                    

Keyifli okumalarrr...

Bu bölüm biraz bodoslama giriyoruz bir şeylere, karakterler kendi kendine yazdı bu bölümü; ben biraz daha zamanı var desem de dinletemedim.

-Oyunumuzu başlattın bile.

Vücudum titremeye devam ederken hala ellerimi çözme derdindeydim.

Verdiği içecek yüzünden bu halde olduğumu tahmin etmek zor değildi. İçine ne kattığını bilmiyordum ama şu an hiç iyi değildim.

Resmen ağzım sulanıyor, vücudumdan terler akıyordu. "Ne verdin bana?"

Cevap vermedi. Cevap vermesini bekledim. Dakikalarca kollarım ipten aşınırken konuşmasını bekledim.

-BANA CEVAP VER!

Bağırırken aynı anda ağlıyordum. Günlerce aynı şeyi yapıyordum, hiçbir tepki alamıyordum. Gözlerimin görmemesi yüzünden şu an çok daha kötüydüm. Vücudumun nasıl bir durumda olduğunu göremiyordum, sadece hissederek çözmeye çalışıyordum.

Birkaç dakikanın ardından sağ elimi bağlayan ipler çözülmeye başlandı. Hala titrerken elimi olabildiğince hızlı kurtarmaya çalışıyordum. Bunu yaparken bana kızmasını bekledim ama tepki vermiyordu.

Ya da veriyordu ama ben görmüyordum.

Sağ elim serbestken tam sol elimi de çözecektim ki elimi sertçe tuttu. "İlacın geçmesi için 20 dakikan var. 20 dakika içerisinde buradan çıkabilirsen bir daha karşına çıkmam. Ama çıkamazsan..." Diğer eliyle yüzümü yüzüne yaklaştırdı. "Sonraki oyunumuza kadar buradasın."

Sağ elimi bıraktığı an elim göz bandıma gitti ama yine engelledi. "Tek kuralımız var, gözlerini çözmek yok." Elimi yavaşça sol elime doğru indirdim.

Burdan 20 dakikada kurtulmam imkansızdı.

Hiçbir yeri görmeden çıkışı bulmam imkansızdı.

Sol elimi çözmeye devam ederken midem bulanmaya başlamıştı. Bu haldeyken asla başaramayacaktım.

-Lütfen, gözlerimi açayım. Halimi görmüyor musun?" Sol elimi çözüp yavaşça ayağa kalkarken konuştu. "Açamazsın."

Elimle etrafı yoklayarak yürümeye başladım. Ayağa kalkınca bacaklarım titremeyi bırakmıştı ama midem daha kötü bir hale gelmişti.

Pekala, 20 dakikam vardı. Sağ tarafta tuvalet olduğunu biliyordum, o zaman çıkışın sol tarafta olması gerekiyor diye düşündüm. Hislerime güvenerek sol tarafı tercih ettim.

-Yanlış gidiyorsun, sağ tarafa döneceksin." Yoongi'den duyduğum şeyle -yüzde yüz emindim artık Yoongi olduğuna- soldan vazgeçtim, sağa yöneldim. "Tek hakkını kullanmış oldun." Hakkım olduğunu yeni öğrenmiştim.

-İyi de bunu söylememiştin.

-Her şeyi söylemek zorunda değilim.

Sinir bozucu herif diye içimden geçirirken onu tamamen yok sayarak sağ taraftan devam ettim. Demek ki tuvaletten sonra merdivenler vardı. En alt katta olduğumu düşünerek yola devam ediyordum. Arkadaki adım sesleriyle Yoongi'nin de peşimden geldiğini anlamam zor değildi.

Tam otuz beş adım sonra tuvaletin olduğu yere vardım. Ellerimle duvarları yoklaya yoklaya devam ettim. Ayaklarım beni yarı yolda bırakmıyordu ama verdiği ilaç neyse tüm vücudumun titremesi bir türlü geçmiyordu. Alt tarafımın kasıldığını hissettim.

İğrenç ötesi bir durumdu. İlacın etkisi beni yavaşlatıyordu. İki adım atıp duruyor, nefes alıp tekrar devam ediyordum. Duvardan aldığım destek bir süre sonra yetmedi ve yere çökerek kusmaya başladım. Nereye kustuğumu bilmiyordum ama midemdeki her şeyi orada çıkardım. Yoonginin son yedi dakika deyişiyle durdum. Elimin tersiyle ağzımı silerken biraz daha yürüyüp sırtımı duvara yasladım, oturdum.

L'esprit de l'eslacierHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin