Keyifli okumalaarrrrr....
Günlerim...
Sürekli aynıydı.
Uyanıyordum, bağırıyordum. Ağlıyordum.
Biri geliyor, elimin birini çözüyor, yemem ve içmem için pirinç keki ve su veriyordu.
1.5 haftadır öğünüm buydu. Ve gerçekten kusmak üzereydim.
Gözlerim bu süre içinde açılmamıştı. Sol elim hiç çözülmemişti. Aynı şekilde aynı pozisyonda sürekli oturuyordum ve delirmek üzereydim.
Dediği şeyi yapacaktı.
Ya da seni burada delirtip işe yaramaz bir insan haline getireceğim.
O gün teklifine cevap beklerken sürekli bilmediğimi anlattım, üniversitemizin yurdunda kaldığımızı, jiminle kimsemiz olmadığını söyledim. Başka bir fikrim yoktu. Jimin'in yaptığı hiçbir halttan haberim yoktu.
Ama kimsemizin olmadığını söylemek çok büyük bir hataydı.
Bunu duyduğu an gülmüştü. "Demek başıma bela da almayacağım" demişti.
Hata yapmıştım. İlk hatamdı.
O gün arkadan sürekli duyduğum metal sesi de bana bir haftadır eşlik ediyordu. Ne olduğunu üçüncü gün yemeğimi getiren adama sormuştum. Belli bir süre cevap vermemişti ama deli gibi bağırmaya başlayınca 'patronun özel taktiği' demişti sadece.
1.5 haftadır tek duyduğum cümle oydu.
Bir daha o adam gelmemişti. Hep başkaları yemeğimi getirmişti.
Tahminimce belli bir sırası vardı. İlk gün ve beşinci gün gelen adam aynıydı, adım sesleri ve davranış biçimlerinden ayırt ediyordum onları. Sonraki ikinci gün ve dördüncü gün gelen aynıydı. Tam olarak algoritmasını çözememiştim ama çözmem yakındı.
Burada en zor olan tuvaletti. Sadece 3 defa gitmeme izin vermişlerdi. Onda da yanımda tahminimce 3 kişi oluyordu, gözlerim yine açılmıyordu. Kollarımdan tutup götürüyorlardı.
Odadan ilk kez çıktığımda uzun bir koridorda olduğumu anlamıştım. Odadan çok daha serindi. Garip bir kokusu vardı, sağ taraftan tam otuz beş adım atmıştık. Sol tarafa girmiştik.
Bana elimle konuşmadan göstermişlerdi, sonra yalnız bırakmışlardı. Yalnız kaldığımı anladığım an göz bandımı açmıştım.
Bu da ikinci büyük hatamdı.
Odayı hızlıca incelerken aniden kapı açılmıştı. Bu gördüğüm kişi beni o gün arabaya zorla bindiren adamdı. Gözlerimin açık olduğunu görünce dehşete düşmüştü. Hemen yanıma gelip gözlerimi tekrar bağlamıştı. O sırada ben debelenip bağırma derdindeydim.
Güçlülerdi ve gücüm yetmiyordu.
Art arda iki kişi daha kollarımı tutmaya gelmişti, ben bitap düşmüş bir vaziyette hala savaşıyordum ama hiçbir işe yaramıyordu.
Zorla yine aynı odaya götürüldüm o gün. Yüzüme yediğim birkaç tokat ve tekme ile günü atlattım zannetmiştim ama o günün ardındaki 3 gün hiç kimse girmedi odaya.
Susuz, aç ve sadece metalin iğrenç vuruş sesiyle kafayı gerçekten yediğimi düşündüm.
Ve şimdi bir buçuk haftanın sonunda yine aynı odada yemek saatimi bekliyorum.
Bu süre zarfında bana tercih hakkı sunan kişi hiç gelmemişti. Hep onu beklemiştim, birkaç defa bağırmıştım bile. Adını bilmiyordum. Bilmediğim için nasıl hitap etmem gerekiyor bir fikrim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
L'esprit de l'eslacier
FanfictionMin Yoonginin mekanında gizlice çekim yapmaya kalkışan Jeon Jungkook başına geleceklerden habersizdi. /yoonkook