18. Korku Evi

1.5K 89 31
                                    

Oy vermeyi unutmayın, keyifli okumalarr♡

🌼

Bu sabah kahvaltıyı üçümüz yapacaktık, Altay, ben ve Asel. Çünkü Perihan teyze ve Ayhan amca bir süreliğine köylerine gitmişlerdi.

Erken bir saatte Altay ile birlikte mutfağa inip kahvaltı hazırlamaya başladık.

Krep hamurunu karıştırırken Altay'a seslendim. "Altay bana oradan iki, üç tane domates ve salatalık çıkarır mısın?"

Altay buzdolabını açıp yedi domates ve üç salatalık getirmişti, şaşkınlıkla ona baktım. "Altay iki domates dedim," küçük bir çocuk gibi kaşlarını çattı, "ama Beliz ben menemen yemek istiyorum, bana menemen yap."

Cıklayarak krep hamurunu kepçe yardımıyla tavaya döktüm. "Altay görmüyor musun krep yapıyorum ya sana," yine küçük bir çocuk gibi dudaklarını büzdü, "ya Beliz ya, kıracak mısın kocanı?"

Domatesleri önüne iteledim. "Kocaman adamsın, al kendin yap, tavanın yerini de biliyorsun."

Küsmüş gibi tavır sergiledi ve bıçağı eline alıp domatesleri soymaya başladı. "Bende menemen yapmasını becerebiliyorum herhalde ama senin yaptığının tadı damağımda kalmıştı, ben pek güzel yapamıyorum zaten."

Ona üzüldüğüm için elindeki bıçağı alıp tezgaha bıraktım. "İyi tamam, ben yaparım," keyifle gülümseyip parmak şıklattı, "harikasın sen be," yanağımdan makas aldı, "kocasına da kıyamazmış bak bak bak sen."

Yan gözlerle ona baktım. "Elimin tersindesin Altaycığım, başlarım şimdi senin kocana," ellerini birbirine vurdu, "hayda, başladık yine eskisi gibi kaba davranmaya."

Hayretle kaşlarımı kaldırıp ona döndüm. "Ben kaba mı davranıyordum?"

Elini havada salladı. "Eh yani biraz öyleydin ama şu an iyisin, sayemde değiştin." Gözlerimi yumarak derin bir nefes aldım, "beni sen değiştiremezsin."

Sadece kafa sallayıp kollarını önünde birleştirdi. "Aynen canım kesin öyle," gıcık bir ifadeyle ona baktım, "ya tamam Altay bir kes ya."

Ocağın başına giderken beni süzdü. "Şu tavırlara bak sen ya, sinir küpü resmen, dokunsam alev fışkıracak."

Krepleri hazırlayıp geniş tabağa koyduktan sonra menemen için biberleri doğrarken yanlışlıkla bıçağı parmağıma sürtmüştüm ve çok derin kesmiştim, hissettiğim acıyla birlikte bağırdım. "Ah! Parmağım," kanayan parmağımı sımsıkı tutarken Altay telaşla kafasını bana çevirip parmağımı kestiğimi görünce hemen yanıma geldi. "Beliz, iyi misin?"

Elimi silkeledim. "Hayır değilim, çok derin kestim Altay ya," musluğu açıp parmağımı suyun altına tuttu, "hemen bir yara bandı bulup geliyorum tamam mı?"

Parmağımı sudan çekip üflemeye başladım, neden yaptığım hakkında bir fikrim yoktu sadece canımın çok yandığını biliyordum.

Altay elinde yara bandı kutusuyla gelmişti, içinden bir yara bandı çıkardı ve parmağımı avucuna alıp özenle kesik olan yere yapıştırdı ardından parmağımı okşadı. Eli elime yanlışlıkla bile değdiğinde garip hissediyordum, sanki hiç birbirimize temas etmememiz gerekiyormuş gibiydi.

"Derin kestiysen tabi çok acır o şimdi," diyerek üzüntüyle parmağıma baktı, "evet öyle ama geçer birazdan ya."

Bıçağı eline alıp biberleri doğramaya kendi devam etti. "Ben devam ederim, bugünlük yemek yapma mesaisi buraya kadarmış Belizciğim."

HAVAALANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin