Oy vermeyi unutmayın, keyifli okumalarr♡
🌼
Havaalanı'ndan çıkış yaparken yanımdaki adam cebinden telefonunu çıkardı ve ailesini arayıp işi çıktığı için gelemeyeceğini söyledi.
Yakınlarda bir yerde taksi durdurup bindik, ikimizde arka koltukta yan yana oturuyorduk.
Başımı çevirip onu inceledim, kemikli bir yüz yapısına sahipti, koyu kahverengi ve dalgalı saçları alnına dökülüyordu.
Benim ona baktığımı fark edince o da bana döndü ve beni incelemeye başladı, bu sefer gözlerimi kaçırıp dikkatimi yola verdim.
Nasıl bir şeyin içindeydim ben şu an? Yanımda tanımadığım bir adam, aklımda bir sürü deli sorular, daha nereye gittiğimizi bile bilmiyorum.
Gerçekten nereye gidiyoruz biz?
Tekrardan yanımdaki adama döndüm. "Nereye gidiyoruz?"
Elini alnına götürerek saçlarını geriye itti. "Bütün her şeyi planlayabileceğimiz bir yere." Dudağımı yana doğru kıvırdım. "İşte o yer neresi?"
Başını geriye yasladı ve gözlerini yumdu, duyamayacağımı düşünüp sessiz bir şekilde sabır dilendi. "Benim evime gidiyoruz, başka nereye gidebiliriz?"
Hah, tanımadığım adamın şimdi de evine gidiyorum. Bravo bana, bela kovalıyorum resmen.
Kollarımı önümde bağlayıp yolun bitmesini beklerken sonunda gelmiştik, ikimizde aynı anda taksiden indik.
Ücreti ödedikten sonra yanıma geldi ve belimden ittirerek beni önüne aldı. Evini işaret etti, güzel bir yerde oturuyordu.
Sessiz bir şekilde onu takip ediyor ve ayak uydurmaya çalışıyordum, buralar çok bildiğim yerler de değildi hatta ilk kez geliyorum diyebilirim.
Apartmana giriş yaptık ve birlikte asansöre bindik, ikimizin yüzü de aynaya dönüktü, aynadan beri birbirimize bakıyorduk.
Oturduğu kata ulaştığımızda asansörün kapısı açıldı ve çıktık. Anahtarla kapısını açtıktan sonra içeri önce benim girmem için yol verdi.
Nazikçe ayakkabılarımı çıkarıp evine girdim, bir yandan da etrafı inceliyordum. İkimizin bavulunu içeri aldıktan sonra kapıyı kapatıp yanıma geldi ve elini beline koyarak gülümsedi. "Hoşgeldin, nasıl beğendin mi evimi?"
"Hoşbuldum," dedim yutkunarak, "beğendim beğendim, şirin bir evin var."
Eliyle koltuğu işaret etti. "Beğenmene sevindim, öyleyse sen otur burada ben mutfağa gidip bize içecek hazırlayayım. Ne içersin?"
"Kahve," dedim koltuğa oturduğumda, "sade olsun."
Parmağını şıklattı. "Tahmin etmiştim," kapıdan çıkarken mutfağı işaret ederek göz kırptı, "gidip hazırlayayım ben o zaman." Başımı sallayarak onu onayladığımı belli ettim.
O mutfakta kahve hazırlarken kitap köşesi dikkatimi çekmişti, anlaşılan kitaplara ilgiliydi. Aynı zamanda çalışma masası da vardı, güzel dekore etmiş evini yani hoş bir havası var. Ne çok kalabalık ne çok sade, tam ortası bir şey.
Ayağa kalkıp kitaplığına doğru adımladım, okuduğu kitapları inceledim ve son olarak çalışma masası dikkatimi çekti, üzerinde ona özel olarak yapılmış tükenmez bir kalem vardı, kalemi elime aldım ve üzerindeki ismi okudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAVAALANI
أدب المراهقينTelefonumu çantama koyup kalkacağım sırada omuzuma bir el dokundu. Omuzuma dokunan kişinin kim olduğuna bakmak için temkinli bir şekilde arkamı döndüm. Hiç konuşmama fırsat vermeden büyük bir risk alıyor gibi gözlerini yumarak derin bir nefes aldı...