Oy vermeyi unutmayın, keyifli okumalarr♡
🌼
Asel şaşkınlıkla olduğu yerde donup kalmıştı, bende onu gördüğüm için çok şaşırmıştım. "Asel?"
"Beliz abla?" Bakışlarına ihanete uğramış gibi bir ifade yerleşmişti, yanımdan geçerek elindeki test kitabını masaya bıraktı ve abisinin karşısına geçti. "Senin ne işin var burada Asel?" Diye sordu Altay panikle.
Asel yüzünü buruşturarak kaşlarını çattı. "Şu an konuşmamız gereken tek mesele benim buradaki varlığım mı sence abi?"
Altay gözlerini sıkıca kapayarak elini yumruk haline getirdi ve çenesini sıktı. "Asel," diyerek karşılık verdi.
Asel'de aynı sinirle abisine diklenerek sözünü kesti. "Abi, benim biraz önce duyduklarım neydi?"
Altay eliyle suratını sıvazladı. "Çıldıracağım ya. Ne duydun Asel?"
Asel gözlerini belerterek Altay'a çıkıştı. "Herşeyi duydum, ne boşanması? Ne sahte evliliği ya?" İkimize birden bakarak sesini yükseltti, "bana biriniz açıklama yapın Allah aşkına."
Altay Asel'i kolundan tutarak kapıya doğru sürükledi. "Hadi abiciğim git sen," Asel kolunu çekiştirerek kurtardı, "gitmiyorum ya, bana bir açıklama yapmak zorundasınız. Neden kandırdınız bizi? Niye evlilik oyunu oynadınız bize?"
Altay dişlerinin arasından sessizce sabır dilendi. "Yavrum git diyorum sana ya, bilmediğin işlere burnunu sokma."
Asel abisine sinirli bir bakış atarak masanın üzerine bıraktığı test kitabını alıp çıkarken göz ucuyla bana baktı, ağladığımı görünce duraksadı. "Beliz abla sen ağlıyor musun?"
Kendimi daha fazla tutamadığım için elimi alnıma koyup yüzümü kapayarak arkamı döndüm ve diğer elimle de ağzımı kapadım.
Altay Asel'i tembihledi. "Bana bak Asel, sakın annemlere bir şey söyleme."
Asel tersleyerek cevap verdi. "Böyle bir rezaleti söyleyecek değilim zaten."
Altay Asel'in ardından kapıyı yavaşça örterek bana döndü, benim ise arkam dönüktü fakat önümdeki aynadan onu görebiliyordum.
Anlamsız bir ifadeyle beni izliyordu. "Niye ağlıyorsun Beliz?"
Bir de utanmadan soruyor muydu bu soruyu? Eskiden benim gözyaşımın sebebi olmak istemeyen adam şimdi gözyaşımın en büyük sebebi olmuştu ama buna rağmen pişkin pişkin neden ağladığımı soruyordu.
Sinirlerim iyice tavan yapmıştı, parmaklarımı saçlarımın arasından geçirerek ona döndüm ve bağırarak daha fazla gözyaşı dökmeye başladım. "Utanmadan soruyor musun ya?"
Kaşlarını çatarak kollarını önünde bağladı. "Ne var bunda Beliz? Soru sordum sadece."
Çığlık attım. "Yeter," üzerine doğru giderek gövdesini yumrukladım, "yeter artık Altay ya, bir son ver şuna," burnumu çekerek derin bir nefes aldım, "oyun mu oynuyorsun sen benimle?"
Kollarını iki yana açtı ve bana bağırarak karşılık verdi. "Biz zaten başından beri oyun oynuyoruz ya hani Belizciğim, hatırlatayım."
Yüzümü buruşturdum. "Sen ne biçim bir adama dönüştün böyle ya," yine gövdesine vurarak ve ondan daha yüksek bir sesle bağırdım, artık boğazlarımın acıdığını hissediyordum, "kendinden nefret ettirdin, iğreniyorum senden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAVAALANI
Teen FictionTelefonumu çantama koyup kalkacağım sırada omuzuma bir el dokundu. Omuzuma dokunan kişinin kim olduğuna bakmak için temkinli bir şekilde arkamı döndüm. Hiç konuşmama fırsat vermeden büyük bir risk alıyor gibi gözlerini yumarak derin bir nefes aldı...