35. Hamarat

824 58 6
                                    

Ssellammllarr dünyanın en güzel okurları😻

Sınav haftamda bölüm atıyorum kıymetimi bilin bence ahsjsjs seviyorum sizi 💜

🌼

Evin anahtarını çantamın içinde ararken Altay sabırsız olduğu için yerinde duramıyordu. "Hadi Beliz ya iki saat bulamadın ha." Anahtar elime geldiğinde sallayarak ona gösterdim. "Buldum canım." Gözleriyle kapının kilidini işaret etti. "Aç o zaman canım." Anahtarı kilit kısmına sokup üç kez çevirdiğimde kapı açılmıştı. "Sonunda be." Dedi Altay kapıyı eliyle iterek.

Hızlıca benim elimdeki valizi de alarak kapının arkasına iteledi. Ardından ellerini beline yerleştirip etrafı inceleyerek iç geçirdi. "Bu eve ilk geldiğim günü dün gibi hatırlıyorum." Omuzumdaki çantamı askılığa asarken gülümsedim. "Bende." Ona döndüğümde kendisininde gülmekte olduğunu gördüm. "Manzarayı çok beğenmiştiniz Altay bey. Bu akşam bir balkon sefası yaparız diyorum."

Eliyle ensesini kavrayarak başını oynattı. "Yaparız tabi." Sırtını dönüp giderken seslenmeyi ihmal etmedi. "Çaylar benden hemde." Peşinden giderek boynuna sarıldığımda duraksadı ve yanağımı avuçlarının içine aldı. Burnumu burnuna değdirerek cilve yaptım. "Kurabiye yapmanızı da beklerdim." Sırıtarak parmaklarını belimde gezdirdi. "Onu da birlikte yaparız artık hanımefendi."

Elimi saçlarına götürerek kıvırcık saçlarını dağıttım. "Yapalım yapalım." Burnunu kırıştırarak yanağımdan makas aldı. "Şu güzelliğe bak. Fıstık karım benim." Sol elini belimin aşağısına götürerek beni kendine çekti. Nefesi dudaklarıma değdiğinde duyduğum ürperti ona karşılık verme isteği uyandırmıştı içimde.

Dudaklarımız aynı anda aralandığında Altay'ın telefon zil sesi herşeyi mahvetmişti. Geri çekildiğimde Altay ayağını sertçe yere vurdu. "Seni bilmem ne yaptığımın telefonu seni." Öfkeyle telefonuna doğru ilerledi. "Kutay arıyor." Telefonu kulağına götürdü. "Efendim Kuti?" Merakla duyabildiğim kadarıyla konuşmalarını dinledim.

"Ne yaptınız abiciğim döndünüz mü yengemle?" Altay telefonla konuşurken bir yandan da yatak odasına girmişti. Benim de girmem için kapıyı açık bıraktığında örterek içeriye girdim. "Döndük, döndük. Sağol aradığın için."

Konuşmaları sona erdiğinde yaşlanmış olduğum duvardan ayrıldım. "Kutay'la Sibel'i de davet etmemiz gerekiyor. Onlara herşeyi anlatmalıyız Altay." Yanına ilerlerken kollarım önümde bağlı duruyordu. "Çünkü bu öyle üstü kapatılacak bir mesele değil. Üstelik onlar bizim yakın arkadaşlarımız."

Altay yatağa oturduğunda önüne eğildi ve eliyle başına destek verdi. "Biliyorum, önemli bir mesele bu. Ama bizim bundan sonra halletmemiz gereken başka bir konuda var." Yanına oturduğumda elimi sırtına koydum. "Ailem." Doğrulamak için hızlıca kafasını bana çevirdi. "Aynen öyle. Bir an önce bunu halletmeliyiz, bunun aciliyeti daha fazla."

Kendi önüme dönüp sıkıntılı bir nefes verdiğimde gözyaşlarım birer birer yanağımdan süzülmüştü. Altay omuzlarımdan tutup beni doğrulttu. "Karıcığım." Baş parmağıyla yanağımdaki damlaları sildi. "Niye ağlıyorsun? Ben sana demedim mi herşeyi halledeceğim diye." Başımı göğsüne yasladım. "Üzülüyorum Altay, çok üzülüyorum. Ben nasıl aileme böyle bir şey yaparım? İhanetten başka bir şey değil ki benim bu yaptığım."

HAVAALANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin