26. BÖLÜM

478 23 4
                                    

Merhabalarr,

Bölümü keyifle okumanızı dilerim,

Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen<3

^

İnsan bir olayın ardı arkasını fazla kurcalamamalı, derler.

Her ay bankasına yatan belirli bir maaşı,zevklerine göre döşediği bir evi,evi hissettirecek sevgili,önünde ışığının parladığı bir gelecek varsa hele ki, hiç kurcalamamalı.

Küle dönmekle yanıp kavrulmak arasında kaldığım bu yolda yokuşlara çıkmadan,ihaneti hiç tatmadan,kalbime yaramın zehri sürülmeden ve...- yıllardır hissetmediğim güven duygusunu,-hayır tek hissettin güven duygusu da değil. Kalbini çarpıntılara maruz bırakan bir çift yeşil hareye karşı o duyguyu itiraf etmek,ona itiraf etmeden önce kendine itiraf edebilmek zor,değil mi?- hiç hissetmediğim bambaşka,adını dilime sürsem zehrim mi,merhemim mi olacağını kestiremediğim duyguyu hissettim. Kime karşı hissettiğim çırılçıplak sunmuyor mu cevabı önüme?

Evet bu yola girmeden birkaç saat önce,her ay bankama yatan-istediğimden de fazla- maaşım,bir evim,-tamam belki evin sıcaklığını hissettirecek bir sevgili yok.- o zamanlar ihanetini henüz tatmadığım dostum, ışıkla parlatabileceğim bir geleceğim vardı.

Bu yola girmeden önce. Vardı. Bir vardı bir yoktu. O günlere elimi uzatsam kolumu çeker karanlığa hapsederdi beni. Uzaktım. Işıkla parlayacak geleceğime. Bir zamanlar güvendiğim,kardeşim dediğim insana,evime...

Yine de, hâlâ eksik hissetmiyor muydum kendimi o zamanda?

Eksikliğim derinden. Bir ailenin hissettirdiği güvene,huzura,sevgiye ruhen aç kalmışım. Kimse dolduramaz,boşluk kapanmaz çünkü hatırlatıyor kendini her gözlerimi kapatışımda annemin usulca saçlarımı ören elleri. Bir zamanlar. Bir vardı bir yok. Annemin elleri üzerimden çekilmiş. Hani anneler ve babalar çocuklarının üzerinden ellerini hiç çekmezlerdi ya,yalanmış. Henüz çocuk aklımla inanmayı seçtiğim doğrular yalanmış.

Annem ve babam bir varmış bir yokmuş. Sözleri yalanmış. Peki ben nasıl bir çocuktum? Annem abimi ve beni gerçekten sevse gidebilir miydi sahi? Bırakabilir miydi? Nasıl bir acıydı yaşadığı? Çocuklarını arkasında bırakabilecek nasıl bir acı olabilirdi hissettiği? O acı,hissettiği o boşluk benim sevgimle kapanmaz mıydı? Babam gittiğinde annem bedenen vardı,ruhen yoktu ama kokusu,anne kokusuna hasret değildim ya,buna da sevinmeliymişim. Yetinmeliymişim. Nasıl bir çocuktum annem bu kadar kolay silebildi,atebildi, bırakabildi?

Karşıma geç anne,ulaşabileceğim bir yerdeysen,bulmama izin ver seni. Sorayım sana. Hayır,önce sarılayım. Özür dilerim,bana sarıldığında hissettirdiğin,içime nakış nakış işlediğin anne şefkatini unutuşumun kaçıncı yılı bilmiyorum çünkü. Özür dileme,unutturduğun için. Anlatsan affetmez mi hâlâ anne kokusunu,sevgisini şefkatini bekleyen ruhum. Dinlemez mi seni? Gözlerime bak anne. Bak ne göreceğini,gözlerime baktığında ne düşüneceğini merak ediyorum. Mahvolmuşum çünkü. Benden geriye bir ben kalmamış. Aynalar düşmanım,gözlerim acıya bürünür olmuş.

Şimdi karşıma çıkacak mısın anne? Seni affedebileceğim tek bir kelime söyleyecek misin bana?
Değdi mi? Arkanda bizi bıraktığına değmiş olsun. Çektiğim acı birkaç günlüğüne değil, ölümüne yakıyor canımı.

Emir, kağıdı tuttuğum elimi tutuyor. Donan kanım damarlarımda kaynıyor ama tek kelime etmiyorum. Bir adım öteye gitmiyorum. Duruyorum öylece. Zihnim bulanık. Düşüncelerim müsaade etmiyor nefes almama. Kalbimden geçen sızı dinmek bilmiyor. Binbir türlü düşünce. Yetmiyor ki çözüm bulmama. Çıkış yolu var mı,yoksa hiç bana açılmayacak bir kapı için mi didinip duruyorum? Cevap yok. Aylardır. Babam yok. Öldü sanıyorum. Kabulleniyorum. Etimi kemiğimden sıyıran acıyı görmezden gelip kabulleniyorum. Başımı çeviriyorum,umudun zerresi bozuyor kabullenişimi,vazgeçişimi.

İMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin