Merhabalarrr. Biliyorum fazla beklediniz,ama ilk bulduğum fırsatta attım bölümü. Sınavlarım henüz bugün bitti. Anlayışınız için çook teşekkür ederimm. Şimdi sevgilerimle sizi bölüme yolluyorum,oy vermeyi unutmuyoruz🫶🫶 bölüme gelen her yorumu da okuyacağım🔗🕯️
.
.
|"Geceydi her yer,sen yıldızdın."|~
Aile bir insanın dört duvarı olmalıydı. Çatısı,evi. O dört duvarı kuran anne ve babaydı. Peki neden yıkan da onlar olmak zorundaydı?Bazen düşünürdüm babam yanımda olmasa ne yapardım diye. Öyle düşünürdüm ki bunu, öyle hissederdim ki,gerçekten bir gün gidecekmiş gibi ağlamaya başlardım. Babam görmüştü bir gün bunu. Gelip yanağıma kocaman bir öpücük bırakıp 'unut bunu güzel kızım. Yaşlı ve bunak bir adam olduğumda bile yanımda sen olacaksın' demişti. İnanmıştım baba. Keşke demeseydin,bende inanmasaydım.
Keşke bu kadar iyi bir baba olmasaydın da her gece gitmen için ağlayan olsaydım. Ama o zaman gitmezdin değil mi? Gitmeni istiyorum diye gitmezdin bu seferde.
Her gece gitmemeni dilediğim için gittin değil mi?
Oysa güven. Güven öyle bir şeydi ki o dört duvarı yıkabileceği gibi,geri inşa edende olurdu.
Şimdi elini tuttuğum adam için en tehlikeli duyguyu hissediyordum. Ben Emir Mirza Arslan'a güveniyordum. Emir ne yapacaktı? Dört duvarımı,güvenimi yıkacak mıydı? Belki de aksine daha da güçlendirmek için uğraşacaktı.
Babam gittiğinde annemin günlerce ağladığını,bazen odasından hiç çıkmadığını hatırlıyorum. Her zaman ilgili bir anneydi ama babamın gittiğini kabullenemediğinde,ve bir daha babam gelmediğinde yemek yapmak için mutfağa bile girmemişti. Uzun bir süre saçlarımı okşamamış,sevgisini hissettirmemiş, bana bir annenin yapabileceği en büyük kötülüğü yapmıştı. Ama ben ne kadar çocuk olsamda anlamıştım annemi.
Evet annem yemek yapmamıştı ama yapsa da o yemeği yiyecek mecalim yoktu. Evet odasından çıkmamıştı ama benim de yüzüne bakıp teselli cümleleri kurabileceğim gücüm yoktu.
Günler sonra abim annemin odasına girdiğinde ağlayarak banyoya gitmiş, aynaya boyum yetebilecek şekilde bir tabureye çıkmıştım. Cam rafların üzerinde duran makas gözüme çarpmıştı. Gözlerimi boş boş kırpıştırmış ve makasa uzanmıştım. Örgüsü bozulmuş saçlarımı açıp iki yana ayırmıştım. Hiç tereddüt etmeden kestiğimi hatırlıyorum. Gözlerimden akan yaşlar yine gözlerimi yakıyordu ama makası bırakıp silmiyordum göz yaşlarımı.
O banyoya girdiğimde amacım saçlarımı kesmek değildi. Annemin her zaman topladığı gibi saçlarımı toplamaktı. Saçlarımı keserken düşündüğüm şey ise annemin saçlarımın artık kısa olduğunu fark ettiğinde bana kızıp, ilgilenmesiydi.
Etrafı toplayarak banyodan çıktığımda annem odasından çıkmış abime tebessüm ediyordu salonun köşesinde. Koşarak yanına gidip sarıldığımı hatırlıyorum. Başta annem tepki vermese de daha sonra kollarını boynuma sarmıştı sıkıca.
Saçlarımı okşamış,bir öpücük bırakmıştı. Ama annem saçlarımı kestiğimi hiç bir zaman fark etmemişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMA
Genç Kurguİntikamı için bir şirkete sızmaya çalışan Lizge'yi aslında onu çok daha önceden bekleyen ve daha öncesi olan Emir Mirza karşılayacaktır. Yollarının kesişmesi ikisine de bir seçenek sunarken,bu seçenek çok daha öncesinden belirlenmiştir. Lizge ve Emi...