Hayatta bana karşı hata yapan çok insan vardı, çok kırıldım ama kırdıklarım da oldu. Kırdığım insan da beni kırmasına rağmen pişman oldum kırdığıma. Ne olursa olsun kalbimde affettim. Mutlaka da pişman etmişlerdir affettiğime.
Ama affetmek nedir ki?
Hep affedersin, illa ki affedersin. Peki bir daha güvenebilir misin?Bazen bir ihanetle karşılaştığında
yüzüne buruk bir gülümseme yerleşir ve bu ihaneti sadece
'Ben bunu hak etmiştim' düşüncesiyle karşılar, boğazını sıkan tanıdık, en güvendiğin elleri dahi görmezden gelerek yutkunursun.Peki geçer mi hissettiğim acı? Geçecek mi kabullenince? Hayır.
Çünkü ben kabullenmeyi babamdan sonra annem de gittiğinde, artık çocuk olmamam gerektiğinde öğrendim. Ama geçmedi. Geçmeyecek belki de.
Boğazını sıkan ellere bir yenisi daha eklenecek belki.Annem bizi terk etmeden bir kaç gün önce saçlarımı okşarken
'Belki çok şey biliyoruzdur. Ama hayat hep bilmediğimiz yerlerden sorar. Tıpkı bir sınava girdiğinde çalışmadığın yerden gelmesi gibi. Ve biz çoğu zaman bu sorulara yanlış cevaplar veririz. Bu cevabın sonucunda olacakları şekillendirmek bizim elimizde bunu unutma' demişti.Gözlerimi gözlerine çevirip "Peki sen yanlış cevaplar mı verdin anne?" Diye sormuştum. Cevap vermemişti. Eğilip saçlarıma derin bir öpücük bırakmıştı ama gözleri dolu doluydu.
"Abin aslında Kaya'nın kim olduğunu biliyor. Amacının ne olduğunu, ailenize ne gibi zararlar verdiğini biliyor. Yaklaşık 4 yıl önce yurt dışına çıktığında da bunları biliyordu. Senin gibi o da Kaya'nın peşine düştü. Bu işleri Türkiye'den de yürütebilirdi,senin yanında olabilirdi. Ama amacı seni Kaya'dan uzak tutmaktı aslında. Bu yüzden yurt dışını seçti. Kimliğini değiştirdi ki Kaya soyisminden tanımasın. Zaten yurt dışı vatandaşlığı almış olduğundan bu çok zor olmadı. Abin Türkiye'ye tekrar döndü çünkü senin amacını da anladı. Bunun yanında Kaya abinin aslında kim olduğunu senin uğraşların sonucunda öğrendi.
Demirkan holdinge girmek isterken kendini ele verdin. Evet ben tam da düşündüğün gibi sana yardım ettim o şirkete girmen için. Bunu sen kendini ele ver diye yapmadım. Aksine seni nelerin beklediğini bil diye yaptım. Abinin de yaptığı çok büyük bir hata vardı ki; Kaya'ya karşı elini kozu olmadan oynadı."Zihnimde tekrarlandı bu cümleler.
Evet abim belki de benim iyiliğimi istemişti ama benim bilgisayar mühendisliğini kazandıktan sonra ne yapacağımı da gayet iyi biliyordu. Amacımız aynıydı. Şuan beni neden bıraktığını kabullenmeme sebep olacak her cümleye hak verebilirdim ama bu elle tutulur bir şey asla değildi.Belki 1 ay öncesine kadar kabuslarından uyanıp, tüm gece gözünü kırpmayan ve en sonunda istemsizce sol gözünden bir damla yaş akmasına izin veren kız kabul ederdi bu cevabı.
Bir gün gerçekten dedikleri gibi mutluluktan ağladığımda sağ gözümden bir yaş süzülür müydü? Silmezdim o yaşı. Aksın,aktığı yerde kendi kendine kurusun isterdim.
Yutkundum. Bacağımı sallamaya başladım ve titreyen elimi Emir'den gizlemek için sıktım.
"Devam eder misin?" Dedim çatallaşan sesimle. Devam etme. Lütfen etme. Affetmeme izin verme abimi. Bir tarafım sen zaten hep affetmez misin Lizge? Affet yine ama güvenme, güvenirsen boğazını sıkan eller çoğalır dedi. Diğer tarafım Affetmek artık güvenmek Lizge. Abini affedersen güvenirsin. Güvenirsen yine tek başına kalırsın. Tek başına nasıl kurtulacaksın o ellerden. Affetme. Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMA
Teen Fictionİntikamı için bir şirkete sızmaya çalışan Lizge'yi aslında onu çok daha önceden bekleyen ve daha öncesi olan Emir Mirza karşılayacaktır. Yollarının kesişmesi ikisine de bir seçenek sunarken,bu seçenek çok daha öncesinden belirlenmiştir. Lizge ve Emi...