35.BÖLÜM

60 8 4
                                    

Yıldızımızı ve paragrafları yorumlamayı unutmayalım olur mu?

Keyifli Okumalar!

emre aydın,her şey biraz hâlâ sen

Zaman her şeyin ilacı mıydı?

Çünkü zaman derlerdi,zamanla unutursun. Teselli uğruna dillerde gezen,kulakların artık aşina olduğu cümleler:'Zamanla iyileşir,zaman unutturur,zaman iyi gelir...' Birde bana sorsunlardı çünkü ben,zaman: yaraya basılan tuz,derdim. 

Zaman beklemekti çünkü,çünkü zaman bilinmezlikti,zaman kalanın gideni unutmaya çalıştığı,gidenin gittiği için kendini suçladığı evreydi. Çünkü çünkü çünkü..

Her şeyin ve herkesin çünküleri,keşkeleri,belkileri vardı. Bu  kelimeler,yaşanmamışlıkları, bazen yarım kalmışlıkları ve bazen de acı sonları içinde barındırırdı.

Ve hepsinin ortada buluştuğu evre de, zamandı. Ama bazı şeylerin zamana aldırışı yoktu ve zaman her yaranın merhemi olamıyordu. 

Dün akşam elimde tuttuğum reçetenin anlamı da buydu. Zaman beni unutmak için yeterli gelmemişti Emir'e. O,beni zamana bırakmayı bile istememişti. 

Üzerine her ne kadar istemesemde çokça düşünmüş,kafamı yormuştum. Bunu düşünmek ve Emir'in beni unutmak istediği kanaatine varmak,elimde kırık cam parçalarını umarsızca tutmak ve tenime batırmaktan daha acı verici olmuştu.Kesilen elerimdi lakin sızı göğüs kafesimin içindeydi,onu kendime sakladığım yerde. 

"Lizge!Ellerin kan içinde. Ne yaptın?" Deniz telaşlı sesiyle beraber yanıma yaklaşıp elleriyle ellerimi tuttu. 

"Bardak çatladı ama iyiyim ben. Sakin." 

Deniz,gözlerini sertçe bana kaldırırken korkusu sinire dönmüş gibiydi. Umursamaz sesimdi onu sinirlendiren. 

"Sana kalırsa hep iyisin Lizge! Sana kalırsa hep sakin olacağım ama sen her şeye tek başına yeteceksin. Sen,sana kalsa kendini siktir edersin biliyor musun? Emir'i falan değil." 

Cümleler zihnimde bir köşede soyut bir bardak daha kırdı ve bu sefer kırılan o bardağın açtığı kesikler fazlasıyla acıttı. Yutkundum ve benimle birlikte Deniz'in de yutkunduğunu gördüm. Gözlerini ağır bir duygu kapladı. "Öyle değil,Lizge.. Hay ben çenemi...."

Başımı güç bir farkındalıkla sallayıp gözlerimi kaçırdım. "Haklısın," dedim. "Sen haklısın,Deniz." Peçete rulosundan ellerim için peçete alıp akan kanlara bastırdım ve ayağa kalktım oturduğum yerden. Tartışmayı bitirmek için değildi bu basit kelimeler. Doğru olduğu içindi.

"Tutamadım ben yine çenemi. Onu bunu bırak sen beni siktir et şimdi. Hastaneye gidelim."

"İyiyim," diye mırıldanarak gözlerinin içine baktım. Kesilen derimden akan kanlar bir başka yara kapanmadan diğeri açılıyor diye kanıtlamaya çalışıyordu kendini oysa. Lakin biliyordum ki bakışlarım,tepkilerim ve kısık sesim sakindi. Hemde fazlasıyla. 

İMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin