Her insan 'asla' dediği şeyi bir gün mutlaka yapmıştır. Bu bana göre hayatın kaçtığımız şeylerle yüzleşmemiz için oynadığı bir oyundu. Ben bu oyunla karşılaşmadan önce kendim yüzleşmiştim 'asla'dediğim şeyle. Ve inanın böylesi çok daha iyiydi.
En azından sudan çıkmış balığa dönmüyordunuz.
Doktor olarak yüzleşmiştim mesela. Kana bakmaktan bile ölesiye korkan ben doktor olmuştum.
Pişman olmamıştım. Aksine çok mutluydum mesleğimden. Bir insanın yarasını sarmak, kanayan yaraya merhem sürmek, bunlar fiziksel olarak yaptığım şeylerdi.
Ama ben bunları yaparken kendi kalbimde açtığım yaraları da kapatmaya çalışıyordum sanki.Bundan 1 ay öncesine kadar sorsanız amacımı, Bir şirkete sızıp babamın bilgilerine ulaşmam gerektiğini söylerdim. Hepsi buydu.
Peki şimdi? Ben şimdi o şirkete sızarken bana yardım eden adamın evindeydim. Neden yapıyordu bunu? Emir Mirza Arslan neden intikam almak için savaş veren bir kadına yardım ediyordu? Buna anlam veremiyordum çünkü onunda bir savaş verdiğine inanıyordum. Bu savaşı kendisi için vermeliydi. Neden benim tarafımda olduğunu hissettiriyordu bana?
Ben Emir Mirza Arslan'dan güç aldığımı hissediyordum ve bir insandan güç almak benim korkmam gereken bir duyguydu.
Yüzümü tamamen Emir'e çevirdiğimde o da merdivenlerden inmiş karşımda duruyordu. Yüzünde ki sert ifade bir an afallamama neden olsa da bunu belli etmedim.
"Konuşmamız lazım." Dedim. Artık benimde bakışlarımın sertleştiğini hissediyordum.
Arkamızda kalan kahvaltı masasını işaret etti ve "Konuşuruz. Kahvaltı yapalım." Dedi.
Konuşmama fırsat vermeden yanımdan geçip yürüdüğünde sıkıntılı bir nefes verdim.
Bende masaya doğru yürümeye başladığımda ismini bile bilmediğim adam ayakta durmuş bizi izliyordu sadece. Emir masanın başında ki sandalyeyi çekip oturduğunda karşımda ki adamla bakışıyorduk.
Sonunda elini sıkmam için uzattı.
"Bartu ben. Bartu Kılıç."Uzattığı elini sıkıp "Lizge" dedim hafif gülümsemeye çalışarak.
Elimi bırakıp o da sandalyesine oturduğunda bende aynı şekilde oturdum. Bartu ağzına bir salatalık atıp"Kaya itinin kolunu alçıya almışlar." Dedi.
Kaşlarımı hafif çatıp "Sebep? Kurşun sıyırmamış mı kolunu?" Diye sordum. Gözlerim Emir ve Bartu arasında gidip geldi. Emir elinde ki kupa bardağı tutmuş,gözleri boşluğa dalmıştı.
"Kurşun sol kolunu sıyırmış. Emir nasıl becerdiyse de sağ kolunu kırmış it herifin." Bartu'nun konuşmasıyla gözlerimi Emir'den ayırdım ve Bartu'ya baktım. Çayını yudumlayıp, tahminimce telefonunda oyun oynuyordu.
Bir kaç saniye sonra telefonunu bıraktığında bende çayımı yudumluyordum. Bartu bir nefes verdi ve konuşmaya başladı.
"Yakın zamanda bir otelinin hissesini ihaleye çıkarmak için plan yapıyor."Emir Bartu'nun sözünü kesip devam ettiğinde gözlerim ona döndü. "Hisseyi satacağı adam Tekin Arga. Hisse ona satılmadan önce mutlaka bir darbe daha vurmaya çalışacak. Tekin Arga bunu biliyor olmalı. Adım bir,Tekin Arga. Kaya zaten kendi kendini bitirecek. Bizde ona yardım edeceğiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMA
Roman pour Adolescentsİntikamı için bir şirkete sızmaya çalışan Lizge'yi aslında onu çok daha önceden bekleyen ve daha öncesi olan Emir Mirza karşılayacaktır. Yollarının kesişmesi ikisine de bir seçenek sunarken,bu seçenek çok daha öncesinden belirlenmiştir. Lizge ve Emi...