Şeytan Palyaço'nun şatosuna vardığımızda ağzım açık bir şekilde öylece bakakalmıştım.
Tamam abi zenginsin onu anlamıştık da, bu kadar bir zenginlik kesinlikle beklemiyordum.
Ufuğa doğru baktığımda bile evin sonunu göremiyorum.
Verilmesi gereken tepkiyi Millaes vermişti. "Ha*iktir, ben şu ana kadar hiç hayatı yaşamamışım."
Palyaço ise tepkimizi anlayamamıştı. "Hadi içeri girelim, neyi bekliyorsunuz?"
Ben şeytan mı olsam acaba?
Frances'ı takip ederek şatonun içine girdik.
Millaes'in kolundan tuttum ve uyardım. "Sakın yanımdan ayrılayım deme, kaybolursun falan seni bulamam sonra."
Kocaman şato sonuçta, tek insan dayanağımı da burada kaybedemem.
Millaes beni iplemeden etraftaki şeytan hizmetkârlara bakarak gülümsüyordu. "Bedenlerini açıp incelemek istiyorum, eminim ki insanlardan farklı büyü kanalları vardır."
Bu manyağı buraya getirmek iyi bir fikir miydi acaba?
Gerçekten şeytanlara acımaya başladım.
Şatoda gezinmeye başladığımızda Frances, öncelikle Millaes'e odasını gösterdi. "Sana bu odayı veriyorum, anladığım kadarıyla büyüye merakın var, odanın hemen karşısındaki büyü laboratuvarını kullanabilirsin."
Millaes kendi odasına hiçbir şekilde göz atmadan direkt laboratuvara yöneldi.
Ulan Palyaço, Millaes'in zaafını nereden biliyorsun?!
Millaes laboratuvara girip kapıyı da kapattığında Frances ile baş başa kalmıştık.
Tanrı seni bir kazanda kaynatsın Millaes.
Milletin önünde yanlışlıkla soyun ve utançtan geber Millaes.
Frances bana döndü ve maskesini çıkardıktan sonra gülümseyerek konuştu. "Başbaşa kaldığımıza göre hadi odamıza gidelim güzel leydim."
Odamız mı?
Aynı odada mı kalacağız?
Ona boş gözlerle baktım. "Henüz adımı bilmiyorsunuz değil mi?"
Yakalanmış gibi bir surat yaptı. "Şey, şimdi hatırladım da düzgün bir tanışma şansımız olmadı."
Evet, çünkü ismimi bile bilmeden direkt benimle evlenmek istedin.
Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum ve cevap verdim. "Evet Bay Sihirbaz, lütfen kendimi tanıtmama izin verin. Ben Kont Lovett'in ilk kızı Miranda Lovett, 26 yaşındayım. Tanıştığımıza memnun oldum."
O da kendisini tanıttı. "Ben Frances Allencourt, şeytanım ve sihirbaz gösterileri yapmayı severim. İnsan öldürmek hobilerim arasında olmasa da öyle bir görev aldığımda yapmak zorunda kalıyorum, yani cani birisi olduğumu düşünme."
Aynen canım, hiç cani birisi olduğunu düşünmedim zaten.
Öyleyse Frances'tan daha üst seviye şeytanlar da mı var?
Ne kadar güçlü olduklarını çok merak ediyorum.
Aslında öğrenmek istemiyorum.
Zoraki bir gülümseme yaptım. "Bundan sonra iyi geçinelim, Bay Frances!"
(Frances) "Hahaha, kesinlikle iyi geçineceğimizi düşünüyorum."
Ve ikimizin beraber kalacağı odaya doğru yürümeye başladık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shipper Leydi
FantasyEn son okuduğum roman berbat olmasına rağmen kötü karakteri Alden, mükemmel bir karakterdi. Ana kadın karakter Juliet ise biraz klasik olsa da fena değildi. Ben ise bu ikisini shipliyorum çünkü çok yakışıyorlar. Bence evlenmelilerdi! Ama yazarın pla...