Shipper Leydi

Bölüm 47

Felix'e saldırmaya başlayan Rosabelle, kılıç kullanmıyordu.

Rosabelle'in onu dövmek için kılıcını eline almasına bile gerek yoktu.

Felix ani saldırılardan dolayı şaşırmıştı, bu sırada Rosabelle'den güzel bir tekme de yemişti.

Ardı ardına saldırı yemeye devam eden Felix, bu hızlı saldırılara karşılık vermek için zaman bulamıyordu.

O an fark etmişti, ustası burada kaldığı süre boyunca daha da fazla güçlenmişti.

Rosabelle'i güçlendiren şey, o lanet şeytanla yaptığı dövüşler miydi?!

Sinirlendi, yumruklarını sıkıyorken bağırdı. "Ben o lanet şeytandan daha güçlüyüm!! Beni bırakmamalıydın!"

En sonunda Rosabelle'e karşı bir hamle yapabilmiş olan Felix, kılıcını savurdu ve bir rüzgar dalgası oluşturdu.

Bunun üzerine Rosabelle refleks olarak geriye çekilmişti, durdu ve ters bir ifadeyle Felix'e baktı.

Thanatos'a laf etmesi sinirini bozmuştu. "Kendini bir şey sanma Felix, Thanatos senden katbekat daha güçlü ve bunu en iyi ben biliyorum, o beni yenebilmiş birisi!"

Bu sözler üzerine Felix kahkaha atmaya başladı. "Aaaaa sen bilmiyorsun sanırım! Bu şeytanın gücü sadece insanlara işliyor, o yüzden ona kaybetmiş olmalısın. Ama ben şeytan kralın gücünü aldığım için bana karşı o gücü kullanamaz, yani beni asla yenemez. Sence de acınası değil mi?"

Rosabelle büyük bir şaşkınlıkla Felix'e baktı. "Ne?"

Thanatos'un savunma gücü, sadece insanlarla savaşırken mi etkili oluyor?

Demek bu yüzden kılıç öğrenmek istiyordu, kendisini diğer şeytanlara karşı koruyabilmek için.

Felix devam etti. "Şeytan Kral bana yardımcı olmayı teklif etti, ben de sizden intikam almak için onun askeri oldum. Artık kimse beni durduramaz, bunu sen de fark etmişsindir!"

Rosabelle alaylı bir ifadeyle gülmeye başladığında Felix, neden böyle yaptığını anlayamamıştı.

(Rosabelle) "Yani meleklerin gücünü ödünç almamızı sağlayan aile yeteneğini, bir şeytanda mı kullandın? Sen aptalın da önde gidenisin. O şeytan haberin olmadan seni tüketecek, gerizekalı HAHAHAHA!"

Felix'in kılıcı siyah bir sisle kaplandı, bu kadından ve aşağılayıcı tavrından bıkmıştı artık.

Bir an önce onu öldürmek istiyordu! "Geber artık, lanet karı!!" diyerek hızla ona doğru koşmaya başladı.

Rosa ise bir adım bile kıpırdamamıştı, sanki Felix onu öldürmek isterken tehlikede değilmiş gibi gülümsedi. "Hmmm, aklıma güzel bir düello fikri geldi, böylelikle Thanatos'u da mezun edebilirim."

...

Felix sonrasında ne olduğunu asla bilemeyecek çünkü kendisine geldiğinde bir yataktaydı ve...

TÜM BEDENİ YARA BERE İÇİNDEYDİ!!

"N-ne oldu bana?" dedikten sonra ayağa kalkmaya çalıştı ama acıyla inledikten sonra çaresizce geri yattı.

"Seni bir böcek gibi ezdiğimi hatırlamıyor musun? Yazık oldu."

Odaya giren Rosabelle'in elinde sargı bezi ve yara merhemi vardı. Felix'i es geçerek odadaki diğer yatakta yatan Thanatos'un yanına oturdu.

Felix bu garip ortamın sebebini anlayamadan Rosabelle'e baktı. "Burada ne yapıyorum ve neden beni öldürmedin?!"

Rosa, halâ baygın olan Thanatos'un yaralarıyla ilgileniyorken Felix'i duymazdan geldi.