Bölüm 44

791 97 36
                                    

Rosabelle Crawford

Millaes'in yanına gitmek için önce bu şeytanı yenmeliyim.

Oldukça güçlü olduğunu hissediyorum ama yenmekten başka çarem yok.

Buna karşılık o hiçbir şey yapmadan beni izliyor. "Saldırmayacak mısın?"

Gülümsedi. "Saldırmama gerek var mı?"

Onun sorunu ne?!

Sinirle ona baktım. "Beni küçümsüyor gibisin."

Bana doğru yaklaşmaya başladı. "Hayır, sadece bana karşı nasıl savaşacağını merak ediyorum.  Hiçbir şey yapmadan öylece izlesem olmaz mı?"

Oldukça düz bir yüzle sordum. "Mal mısın?"

Şaşırdı. "Bana az önce 'mal' mı dedin sen?"

Kollarımı birleştirdim ve açıklayıcı bir biçimde cevap verdim. "Hayır, sadece mal olup olmadığını sordum. Bu bir hakaret sayılmaz."

Sonrasında alaylı bir biçimde onu taklit ettim. "Sadece mal olup olmadığını merak ediyorum."

Durdu, bir an sinirleneceğini düşündüm. Aslında amacım buydu ama o kahkaha atmaya başladı. "Oldukça eğlenceli bir insansın! Ben saldırmadan hiçbir şey yapmayacaksın sanırım."

(Rosabelle) "Öyle..."

"Anlaşıldı, çoktan bir açığımı buldun."

Gülümsedim, muhtemelen onun yeteneği savunma odaklıydı.

Buna açık diyebilir miyim emin değilim, çünkü kendine çok güveniyor.

Başka bir boyuta kapı açtı, bir tane kılıç çıkarmıştı.

Ben de kılıcımı aradım.

Yaa!!!

BENİM YANIMDA ŞU AN KILIÇ YOK AMA!

Neden en gereken zamanda yanımda getirmedim ki?!

Neyse...

Artık dövüş sanatları kullanmaktan başka çarem yok.

Pozisyonumu aldım ve saldırmasını bekledim, kılıcıyla büyük bir hızla yanıma geldi.

Saldırısını savurmak çok zordu, yine de kaçınabildim.

Oldukça güçlüydü, evet gücü benimkine denk olabilir.

Ama teknikten yoksun, sadece gücünü ve hızını kullanarak savaşıyor.

Ağırdan almadım ve ben de ona saldırdım.

Her ne kadar savunma gücüne sahip olsa bile attığım yumruğa karşı dayanamazdı.

Çünkü tüm gücümü kullanmıştım, bir şekilde hasar verebilmeliydim.

Ya da ben öyle olacağını düşünüyordum.

"B-bu nasıl olur?"

Karnına attığım yumruk hiçbir şekilde etki etmemişken kahkahası duyuluyordu.

Elimi tuttu; ben şaşkınlıkla ona bakıyorken o, bunun olacağını en başından beri biliyor gibiydi.

"Tüm gücümü...kullanmıştım."

Beni bir köşeye hızla fırlatmışken halâ şok içerisindeydim.

Bu şeytan, babamdan bile daha güçlü.

Ayağa kalktım ve ona karşı savaşmaya devam ettim, sonuç hep aynıydı.

Her seferinde daha fazla yara alıyordum.

Shipper LeydiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin