Bölüm 49

639 56 48
                                    

Küçük Alden abisine hayran olan bir çocuktu.

Her zaman ona benzemeye çalışır, tüm hareketlerini taklit ederdi ama bu zamanla değişti.

Alexander öldü ve annesi bu yüzden Alden'i suçlamaya başladı.

Bu yüzden zamanla abisinden nefret etmeye başlamıştı, çocuk aklıyla başka seçeneği de yoktu zaten.

Hayatta kalabilmek ve kendisini savunabilmek için abisinden nefret etmeye ihtiyaç duymuştu.

Eğer o ölmeseydi bunların hiçbirini yaşamazdım, tarzında bir düşünceye sahip oldu.

Peki şimdi ne yapmalı?

Hep merak ettiği o soruyla başlamaya karar verdi.

"Benden nefret ediyor musun, seni öldürdüğüm için?"

Alex şaşkınlıkla kardeşine baktı. "Bunca zaman böyle olduğunu mu düşündün? Elinde olmayan bir şey için senden niye nefret edeyim ki?"

"Çünkü..." Kelimeler boğazına düğümlenmiş gibiydi. "Çünkü hayatını, hayallerini, her şeyini elinden aldım. Şimdi ise bir şeytan olarak yaşamak zorundasın, benim yüzümden. Bu da yetmedi senden nefret ettim ve seni öldürmeyi bile düşündüm!"

Her şeyi böyle açıkça söylemek onun için zordu aslında.

Ama içindeki pişmanlığı bastırmak için yapabileceği tek şey, abisinin ondan nefret etmesini sağlamaktı sanki.

"Her şeyi elimden almış değilsin Alden, halâ yaşıyorum ve istemeden de olsa hayalimi gerçekleştirdim, Rosabelle sayesinde bir kılıç ustası oldum. Ben şu an, çok ama çok mutluyum! Eminim ki insan olarak kalsaydım Rosabelle ile böyle bir ilişkimiz olmazdı, güzel sevgilim yüzüme bile bakmazdı. Bu yüzden, tam tersine sana minnettar olduğumu söyleyebilirim."

Alden bir şey söylemedi, sadece yüzünde ağlamaya hazır bir ifadeyle öylece duruyordu, abisi devam etti.

"Ama beni üzen bir durum da var tabii ki, o da sen büyürken yanında olamayışım. Ben fark etmeden kocaman adam olmuşsun, keşke her anında yanında olup sana destek olabilseydim, keşke derslerinde anlamadığın konularda sana yardımcı olabilseydim, keşke şu an olduğun kişiyi ve yaşadıklarını adım gibi bilebilseydim."

Alexander, Alden'den nefret edemez çünkü onu çok ama çok seviyor.

Alden hızlıca gözyaşlarını sildi ama sürekli yenisi geliyordu, ağlamak istemediği için kendisini tutması gerekiyordu ama beceremiyordu.

Alexander hızlıca kardeşinin yanına gitti ve ona sarıldı. "Ve son olarak, keşke ağladığında seni rahatlatabilseydim...ama sanırım bunu zaten şu an gerçekleştiriyoruz! Geri kalan şeyleri de halledebiliriz, değil mi kardeşim?"

Alden gülümsedi. "Evet, ben de öyle düşünmüştüm. Hoşgeldin, abi."

~
Alden biraz sakinleştikten sonra konuşmaya devam ettiler.

Alex sordu. "Annem ve babam sana zor anlar yaşatmış olmalı, hayattalar mı?"

"Hayır, öldüler."

Alex hiçbir üzüntü belirtisi göstermedi. "Anlıyorum, öyleyse hak etmişlerdir. Çocuklarından çok birbirlerini umursayan iki aptal aşıktı onlar zaten."

Bu doğru.

Bir süre sessizlik dolu ortamda öylece oturdular.

Alden garip hissediyordu, yeniden abisiyle konuşabiliyordu. Bir ailenin verdiği sıcaklığı tekrardan hissetmeye başlamıştı, ona her şeyi anlatabilirdi sanki ve abisi ne olursa olsun Alden'i dinleyecekti.

Shipper LeydiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin