Bölüm 40

1.2K 124 39
                                    

Medya: Gelecekteki Alden

Alden bana bakarken sessizce onu izlemeye devam ettim.

Sonunda Alden sordu. "Konuşmayı mı unuttun?"

Hahahaha, keşke...

Eğer ağzımı açarsam bir şekilde Miranda olmadığım anlaşılacak, çünkü onun yalanları anlama yeteneği var!

Silahını bana doğru doğrulttu. "Neyse, artık bunun bir önemi yok. Acımasız bir şeytan olarak sevdiğim kızın ablasını da öldürebilirim."

Sevdiğin kız?

...

Juliet sevdiğin kız ha! Bunu aştığımızı zannediyordum.

Kaşlarımı çattım ve ona öfkeli bir şekilde bağırdım. "Öyle mi? BEN DE SENDEN NEFRET EDİYORUM ZATEN!!"

Şaşkın bir ifadeyle bana baktı. "Yalan söylüyorsun. Nasıl yani, niye benden nefret etmiyorsun?"

Hızla ona yaklaşmaya başladım. "Salağım da ondan! Oldu mu, bu cevap hoşuna gitti mi?"

Alden garip bir yüzle bana bakıyordu. "N-neden trip atıyormuşsun gibi hissediyorum?"

Yavaş yavaş elindeki silahı aşağı indirdi, belki de neler olacağını görmek istiyordur.

Onun karşısına geçmiştim, elimi uzattım ve konuştum. "Hadi silahını bana ver."

(Alden) "Gerçekten vereceğimi düşünmüyorsun herhalde."

Derin bir nefes alıp verdim.

Şu an Alden beni nasıl görebiliyor bilmiyorum ama eğer ki geleceğe geldiysem Alden'in intihar etmesini engellemeliyim.

Onun gözlerimin önünde ölmesine izin veremem.

Hüzünlü bir yüz ifadesiyle Alden'e baktım. "Senin iyiliğin için bunu istiyorum."

Tekrardan şaşırdı, yalan söylemediğimi biliyordu. "Sen kimsin? Miranda Lovett olamazsın."

Gülümsedim. "Fark etmen beni mutlu etti, Alden."

Sert bir şekilde silahı alnıma dayadı. "Leydi'nin içine giren bir şeytan mısın?! O zaman seni hemen geberteceğim."

Gülümsemeye devam ediyordum. "Şeytan falan değilim, sadece senin sıradan bir hayranınım."

Kafası karışıktı ve bu açıkça belli oluyordu. Bizi şaşkınlıkla izleyen gelecekteki Gabriel'e baktım, şu an beni göremiyor olmalı.

Sonrasına Alden'e yeniden döndüm. "Başka bir dünyadan geldim, seni mutlu etmek için elimden geleni yapmaya çalışıyorum Alden. Senin düşmanın falan değilim."

Alaylı bir ifadeyle konuşmaya başladı. "Biraz geç kalmadın mı sence de? Şu dünyanın hâline bak ve bu dünyayı mahveden de benim. Neden beni mutlu etmek istiyorsun ki?"

Çünkü...

"Çünkü seni seviyorum, bu dünyadaki her şeyden daha çok. Ve biliyorum da, sen böyle bir şeyi asla yapmazsın. Eminim ki içindeki şeytan seni manipüle etti."

Silahını yere atmıştı, çünkü yakalarımı tutmak isteyecek kadar sinirliydi. "Ben buyum, kötü bir şeytan!! Beni değiştirmeye ve sevmeye çalışma. Olduğum kişiyi gayet iyi biliyorum, tamam mı?! Sen de pembe hayaller kurma ve bana bak! Ne görüyorsun?"

Kafasındaki siyah boynuzlara ve keskinleşmiş şeytan dişlerine baktım. Saçları da biraz uzamıştı, gözleri sarıydı ama göz bebekleri değişmiş ve çizgi şeklinde olmuştu.

Shipper LeydiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin