Medya: Felix Abel
İşte buradayım.
Sırtımdaki kocaman çantayla birlikte av yarışmasının başlamasını bekliyorum.
Av yarışması bittikten sonra buraya şeytanlar saldıracak, tabii ki amaçları Felix'i yakalamak!
Alden'le yaptığımız plana göre Felix canavarlara dolu ormana ışınlanırken biz de onun yanında olacağız.
Ve herhangi bir durumda onun ölmesini engelleyeceğiz.
Bu yüzden hayatta kalmamızı sağlayacak birkaç şey getirdim yanımda.
Kibrit, ilaç, bolca su, yiyecek, bıçak, panzehir, ve en önemlisi de çadır!
Tüm bunları taşımak gerçekten çok zor, yine de dayanacağım.
Offf! Neden biz o bozuk kahramanı korumak zorundayız ki?!!
Sinirlerim bozuluyor, yine de Alden öyle diyorsa yapabileceğim başka bir şey yok.
Sırtımdaki çantayı pes edip yere bıraktım, yanımdaki Millaes bana garip bir bakış attı. "Efendim, bu çantaya gerçekten de ihtiyacınız olacak mı?"
Yorgunluktan dayanamayıp yere oturdum, aynı zamanda da Millaes'e cevap veriyordum. "Emin ol ki ihtiyacım olmasaydı yanımda getirmezdim."
Millaes kafasını salladı. "Haklısınız."
Ortam kalabalık olmaya başlamıştı, anladım ki sonunda şu lanet yarışma başlıyor.
Av yarışmasının amacı, soyluların güç gösterisi yapmasıdır aslında.
Yarışmaya katılmak isteyen erkek soylular, bir ormana girerler ve gördükleri her canavarı öldürmeye başlarlar.
En çok canavarı öldüren, veya güç seviyesine bağlı olarak çok güçlü canavarlar öldürebilmiş kişi kazanmış sayılır ve kraldan bir dilek dileyebilme hakkına sahip olur.
Bakışlarım konuşma yapmaya hazırlanmış olan Kral'a kaydı.
Öncesinde Veliaht Prens Charles ile tanışmıştım ama Kral'ı ilk defa görüyorum.
Veliaht Prens Charles gibi siyah saçlı ve gözleri ise ondan farklı olarak Lacivert renkteydi.
Oldukça yakışıklı bir amca diyebilirim.
Kral konuşmaya başladığında tüm soylular dikkatle onu dinliyorlardı.
Sıkıntıyla yanaklarımı şişirdim, o kadar da önemli bir şey söylemiyor oysa ki.
Millaes bana doğru eğilip kulağıma fısıldadığında halâ yerde oturduğumu yeni fark etmiştim. "Efendim, artık ayağa mı kalksanız?"
"Haklısın." Yardımcımın uzattığı eli tuttum ve ayağa kalktım.
O sırada uğursuz bir yüz gördüm.
Bozuk Kahraman, saygıyla Kral'ı dinliyordu.
Maşallah Maşallah, nazar değmesin diye suratına tüküresim var. İzin verir misin acaba?
Şeytan suratlı!!
Gözlerimi devirdim ve başka yöne baktım, orada da görkemli Romeo'mu görmüştüm.
Ahh Alden! Atının üzerinde ne kadar da yakışıklı duruyorsun!
Tabii at olmasa bile çok yakışıklısın ama neyse!
Kısacası sana aşığım.
Ve biliyor musun, artık kararımı verdim!!
Bundan sonra seni kendimle shipleyeceğim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shipper Leydi
FantasyEn son okuduğum roman berbat olmasına rağmen kötü karakteri Alden, mükemmel bir karakterdi. Ana kadın karakter Juliet ise biraz klasik olsa da fena değildi. Ben ise bu ikisini shipliyorum çünkü çok yakışıyorlar. Bence evlenmelilerdi! Ama yazarın pla...