Medya: Rosabelle ve Millaes 17 yaşındayken
***
6 yıl önce, Crawford Markiliği'nde"Yine mi gizlice büyü alıştırması yapıyorsun?!!"
Millaes, Rosabelle'in olduğu yöne döndü.
Kardeşi ona kızgındı çünkü kılıç dersinden kaçıp büyü çalışmaya bu ormana gelmişti.
"Tek iyi yapabildiğim şey bu iken başka ne yapabilirim ki?"
Bu sözleri kendine acıyormuş gibi söyleyen Millaes, ikizini daha da çok kızdırmıştı.
Rosabelle hızla Millaes'e yaklaştı ve yakasından tuttu, sahip olduğu güç ile onu kaldırması çok kolay olmuştu.
(Rosabelle) "Derslere girmediğin için babam çok kızıyor, bir gün çok kötü ceza alacaksın!!"
Millaes umutsuzca başını önüne eğdi. "Sorun değil, en büyük cezayı beatus olmayarak almış oldum zaten."
Crawford ailesi bir şövalye ailesidir ve bu soyun kanını taşıyan her birey süper güç ile ödüllendirilir.
Süper güce sahip kişilere beatus derler ve Millaes, Crawford kanını taşısa bile bir beatus değil.
Bu yüzden kendisini defolu bir Crawford olarak düşündü çünkü güce sahip olmayan tek kişi oydu.
Rosabelle kardeşinin yakasını tutmayı bıraktı, onun hakkında ne yapacağını bilemiyordu.
Kardeşini nasıl bu karanlık düşüncelerden kurtarabilirdi ki?
"Belki de beatus olmamanın bir sebebi vardır."
Millaes, bu dediklerinden sonra Rosa'ya öfkeli bir bakış attı. Onunla alay ettiğini düşünmüştü. "Hah, her şeye sahip olan senin için bazı şeyleri söylemesi ne kadar da kolay!!"
Her zaman babasının ilgisini istedi Millaes, ama bir şövalye olamayacak kadar yeteneksizdi.
Babası onu hiç sevmedi.
Her şeye kız kardeşi Rosabelle sahip olmuştu.
Süper güce sahipti, dahice bir kılıç yeteneği vardı, hatta dövüş sanatlarında bile iyiydi.
Neden o, bir tanesine bile sahip değilken kardeşi bu kadar mükemmeldi ki?
Elinde olan tek şey biraz mana, ve başlangıç seviyesinde yapabildiği büyülerdi!
Şövalyeler ve büyücüler birbirlerinden hoşlanmazlar.
Yani Millaes, babasının ilgisini çekebilmek için büyü de yapamıyordu.
Eğer babası büyü yapabildiğini öğrenseydi muhtemelen ondan daha çok nefret ederdi.
Millaes öfkeliydi.
Bu nefretini de her zaman, kıskandığı kız kardeşine kusardı.
"EĞER SENİN YERİNDE OLSAYDIM-"
Rosabelle'den bir yumruk yedi, geriye doğru uçtuktan sonra zar zor bilincini açık tutabilmişti.
Rosabelle öfkeyle bağırdı, gözlerinden de yaş akıyordu. "Asla ben olamazsın, sen Millaes'in!! Büyüye yeteneği olan, gizliden gizliye büyü yapmayı seven ve bunu kimseye göstermek istemeyen bir aptalsın. Bu kadar iyiyken niye ben olmak istiyorsun?! Eğer süper gücün olsaydı büyü yeteneğin olamazdı. Gerçekten de bunu mu isterdin?!"
Millaes burnundan akan kanı silmeye çalışırken şaşkınlıkla kız kardeşini dinledi.
Gerçekten büyüde yetenekli olduğunu mu düşünüyordu?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shipper Leydi
FantasyEn son okuduğum roman berbat olmasına rağmen kötü karakteri Alden, mükemmel bir karakterdi. Ana kadın karakter Juliet ise biraz klasik olsa da fena değildi. Ben ise bu ikisini shipliyorum çünkü çok yakışıyorlar. Bence evlenmelilerdi! Ama yazarın pla...